Tarihçi - Yazar Emre Asil
Köşe Yazarı
Tarihçi - Yazar Emre Asil
 

Yeni Yüzyılın Satranç Tahtasında: Rusya ve Amerika’nın Hedefleri

   21. yüzyılda da bu tablo değişmiş değil. Soğuk Savaş’ın ardından kutuplar değişti, ama aktörler aynı kaldı: Bir yanda küresel hegemonyasını sürdürmek isteyen Amerika Birleşik Devletleri, diğer yanda kaybettiği nüfuzu geri kazanma mücadelesi veren Rusya. Bugün Ukrayna’dan Orta Doğu’ya, Pasifik’ten Afrika’ya kadar her coğrafyada bu iki gücün izleri hissediliyor. Peki bu iki devletin asıl hedefleri nedir? Amerika Birleşik Devletleri, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana küresel bir düzen inşa etti. Bu düzenin temeli ekonomik liberalizm, demokrasi ve NATO merkezli güvenlik şemsiyesiydi. Ancak son 20 yılda, Çin’in yükselişi ve Rusya’nın yeniden sahaya inmesiyle Washington’un üstünlüğü sarsılmaya başladı. ABD’nin temel hedefi artık bu düzeni ayakta tutmak ve alternatif kutupların oluşmasını engellemek. Bunun için askeri üslerini genişletiyor, ekonomik yaptırımları artırıyor ve teknolojik üstünlüğünü korumaya çalışıyor. Özellikle enerji yolları, siber güvenlik ve uzay teknolojileri ABD’nin stratejik öncelikleri arasında. Öte yandan Rusya, Sovyet sonrası dağınıklığın ardından özellikle Vladimir Putin ile birlikte yeniden bir büyük güç refleksi kazandı. Kremlin’in hedefi, eski Sovyet coğrafyasında yeniden etki alanı kurmak ve çok kutuplu dünya sisteminde söz sahibi olmak. Bu yüzden Ukrayna’da askeri müdahaleye başvurdu, Orta Doğu’da Esad rejimini destekleyerek Amerika’nın oyun planını bozdu. Enerji kartı (doğalgaz ve petrol) ve nükleer güç, Moskova’nın elindeki en büyük kozlar. İki ülkenin mücadele sahası sadece cephelerde değil; medya, sosyal medya, yapay zeka ve biyoteknoloji alanında da kıyasıya bir yarış var. Amerika, “dijital demokrasi” söylemiyle dünyayı yönlendirmeye çalışırken, Rusya daha çok siber saldırılarla ve manipülasyonla Batı’nın iç siyasetini karıştırmaya yöneliyor. Sonuç: Bugün dünya, bir bakıma “Yeni Soğuk Savaş” dönemini yaşıyor. Ancak bu kez cepheler daha karmaşık, aktörler daha fazla ve savaşın şekli daha sofistike. Rusya, kaybettiği imparatorluk mirasını geri kazanmanın peşindeyken, Amerika mevcut sistemin bekçiliğini yapıyor. Her iki taraf da dünyayı kendi çıkarlarına göre dizayn etmeye çalışıyor. Bu süreçte Türkiye gibi jeopolitik öneme sahip ülkeler hem büyük fırsatlar hem de büyük risklerle karşı karşıya. Bu nedenle bu satranç tahtasında her hamle dikkatle izlenmeli; zira yanlış yapılan bir hamle, sadece bölgesel değil küresel krizleri tetikleyebilir
Ekleme Tarihi: 14 April 2025 - Monday

Yeni Yüzyılın Satranç Tahtasında: Rusya ve Amerika’nın Hedefleri

 


 21. yüzyılda da bu tablo değişmiş değil. Soğuk Savaş’ın ardından kutuplar değişti, ama aktörler aynı kaldı: Bir yanda küresel hegemonyasını sürdürmek isteyen Amerika Birleşik Devletleri, diğer yanda kaybettiği nüfuzu geri kazanma mücadelesi veren Rusya. Bugün Ukrayna’dan Orta Doğu’ya, Pasifik’ten Afrika’ya kadar her coğrafyada bu iki gücün izleri hissediliyor. Peki bu iki devletin asıl hedefleri nedir?


Amerika Birleşik Devletleri, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana küresel bir düzen inşa etti. Bu düzenin temeli ekonomik liberalizm, demokrasi ve NATO merkezli güvenlik şemsiyesiydi. Ancak son 20 yılda, Çin’in yükselişi ve Rusya’nın yeniden sahaya inmesiyle Washington’un üstünlüğü sarsılmaya başladı. ABD’nin temel hedefi artık bu düzeni ayakta tutmak ve alternatif kutupların oluşmasını engellemek. Bunun için askeri üslerini genişletiyor, ekonomik yaptırımları artırıyor ve teknolojik üstünlüğünü korumaya çalışıyor. Özellikle enerji yolları, siber güvenlik ve uzay teknolojileri ABD’nin stratejik öncelikleri arasında.

Öte yandan Rusya, Sovyet sonrası dağınıklığın ardından özellikle Vladimir Putin ile birlikte yeniden bir büyük güç refleksi kazandı. Kremlin’in hedefi, eski Sovyet coğrafyasında yeniden etki alanı kurmak ve çok kutuplu dünya sisteminde söz sahibi olmak. Bu yüzden Ukrayna’da askeri müdahaleye başvurdu, Orta Doğu’da Esad rejimini destekleyerek Amerika’nın oyun planını bozdu. Enerji kartı (doğalgaz ve petrol) ve nükleer güç, Moskova’nın elindeki en büyük kozlar.

İki ülkenin mücadele sahası sadece cephelerde değil; medya, sosyal medya, yapay zeka ve biyoteknoloji alanında da kıyasıya bir yarış var. Amerika, “dijital demokrasi” söylemiyle dünyayı yönlendirmeye çalışırken, Rusya daha çok siber saldırılarla ve manipülasyonla Batı’nın iç siyasetini karıştırmaya yöneliyor.

Sonuç:
Bugün dünya, bir bakıma “Yeni Soğuk Savaş” dönemini yaşıyor. Ancak bu kez cepheler daha karmaşık, aktörler daha fazla ve savaşın şekli daha sofistike. Rusya, kaybettiği imparatorluk mirasını geri kazanmanın peşindeyken, Amerika mevcut sistemin bekçiliğini yapıyor. Her iki taraf da dünyayı kendi çıkarlarına göre dizayn etmeye çalışıyor. Bu süreçte Türkiye gibi jeopolitik öneme sahip ülkeler hem büyük fırsatlar hem de büyük risklerle karşı karşıya. Bu nedenle bu satranç tahtasında her hamle dikkatle izlenmeli; zira yanlış yapılan bir hamle, sadece bölgesel değil küresel krizleri tetikleyebilir

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzeninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.