Bu topraklar yüzyıllardır nice medeniyetlere, kültürlere, dillere ev sahipliği yaptı. Ama hiçbir dönemde, birlik ve beraberlik kadar kıymetli bir sermayemiz olmadı.
Bugün Türkiye olarak, içimizde kardeşlik duygusunu yeniden yeşertmeye; ideolojik, etnik, mezhepsel tüm farklılıkları bir kenara bırakıp “biz” olma bilincini diri tutmaya mecburuz. Çünkü terör, sadece bombalarla, silahlarla değil; nefretle, öfkeyle, ayrışmayla da besleniyor. Terörün panzehiri; adalet, eşitlik, dayanışma ve en önemlisi de samimi bir toplumsal barıştır.
Bu ülke, şehit analarının gözyaşlarıyla sınandı. Bu ülke, kardeşin kardeşe düşman edilmek istendiği günleri yaşadı. Ama her defasında küllerinden doğmayı başardı. Bugün yeniden doğmanın, yeniden kenetlenmenin vaktidir. Toplumsal barış, sadece hükümet politikalarıyla değil; mahalledeki esnafın, öğretmenin, çiftçinin, gençlerin kalbinde başlar. Barışı önce yüreğimizde kurmalıyız ki sokaklarımızda da görebilelim.
Terörsüz bir Türkiye, sadece hayal değil. Yeter ki her birey, bu ülkenin ortak geleceğine inanarak hareket etsin. Yeter ki farklılıklarımızı zenginlik olarak görebilelim. Ve yeter ki, millet olmanın asıl gücünün birlikte yürümekten geçtiğini unutmayalım.
Bir olalım. İri olalım. Diri olalım. Ve hep birlikte, terörsüz bir Türkiye’nin yolunu açalım.