Sömürgeci /emperyalist dil, söylem dünyayı etkisi altına almaya devam ediyor. Tarihsel süreçte hipnotize ettiği toplumları, kültürleri, sistemleri ve düzenleri tahrip ettiği gibi bugünde yakıp-yıkmaya çekinmeden, korkmadan, saldırmakta ve yok etmektedir. Bu faşist, baskıcı, totaliter söylem ve eylem her alanı kullanarak bireylere, şahıslara, ailelere sızmakta; Medya, gazete ve sosyal ağlar üzerinden beyinlere dimağlara nüfuz etmektedir. Kimi zaman siyasette demokrasi adı altında, kimi zaman insan hakları adı altında kandırmacı, oyalayıcı dil kullanan emperyalist düşünce, irade gizliden gizliye hedefine ulaşmak için her türlü ahlaksızlığı sergilemekten çekinmemiştir.
1492 yılında Christophe Colomb’un sözde Amerika’yı keşfiyle başlayan bu süreç aynı zaman da 800 yıllık Endülüs İslam devletinin sona erdiği tarihtir. Adaletin özgürlüğün, özgünlüğün,ahlaki yaşam şeklinin son bulmasıdır. Bu sürecin akabinde Endülüslü Müslümanların sürgüne gönderildiği, bir kültürün yok edilmeye çalışıldığı, insanlık onurunun, ilkesizliklerin ayaklar altına alınacağının başlangıcıdır. İslam’la her daim kavgalı olan bu dil, ve söylem kendini çeşitli örgütler, mezhepler, tarikatlar adı altında dünyaya kaos, bunalım yaymaya devam etmiştir. Halen devam etmektedir. Avrupa ya ırkçılığı yaymış, silah tüccarlığı yaparak birinci ve ikinci dünya savaşlarını başlatmıştır. İnsan insanın kurdudur söylemiyle insanlar arası ilişkiyi dejenere etmiştir. Maden zengini ülkeleri sömürmüş, açlık ve sefalete mahkûm etmiştir. Aziz İslam’ın evrensel değerlerinden, evrensel insan haklarından, kadına, zengine –fakire, efendiye-köleye, zenciye-beyaza, yetime, değer vermesini, eşit görmesini, hazmedemeyerek savaş açanlar, yüce Allah’ın kutlu nebisine, aziz davasına, karşı çıkanlar savaş açanlar mağlup olacaklarını bilmelidirler. Hiç kimsenin hizbi, partisi, kabilesi, mezhebi, takımı, gurubu, efendisi, hocası, lideri aziz İslam’dan ve İslami değerlerden üstün değildir.
Bu bağlamda İslam’ı temsil eden İslami zihin dünyası ,cesurca ve korkmadannehirin karşısına geçebilmelidir;Kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli, sözcülüğünü yaptığı davanın değerlerini, yaşam biçimlerini ümmet birliği ve şuuru içinde anlatmalıdır. Hangi zamanda ve çağda olursak olalım hayatımızı Kur’an merkezli yaşayarak yüce yaratıcımızın ayetlerine kulak vermemiz gerekmektedir.
Küresel ölçekte derin, etkileyici olabilecek, dönüştürücü olabilecek düşüncelere sahip olmamız gerekmektedir. Küresel ve emperyalist düzenlere karşı dik duruşumuzu sergilemeliyiz. Küreselleşmeni n dayattığı sömürü, ezici, silici, yok edici baskılara teslim olamayız. Kapitalist rekabetlere boyun eğerek zamanlarımızı harcayamayız/boşa tüketemeyiz. İdeolojik düşüncelerin, hümanist söylemlerin, hiçbir şekilde vahyi düşüncelerimizi yönlendirmesine izin vermemeliyiz. Vahyi düşüncelerimizden, yahyi yaşayışlarımızdan vazgeçmemeliyiz. Peygamberi yaşantılarımızda, İslami yaşantılarımızda bütün samimiyetimizi göstermeli bu konuda ne kadar kararlı olduğumuzu haykırmalıyız. Batı İslam algısının, Batı İslam düşüncesinin, Batı reform hareketlerinin, Oryantalist söylemlerinin toplumlarımızı yönlendirmesine izin vermemeliyiz. Aziz İslam ideolojilere hapsedilemez. Ayı zamanda mezhepsel/cemaatsel/ırksal düşüncelere hapsedilemez. Aziz İslam’ın evrensel olduğu; İdeolojiler, mezhepler, cemaatler ve ırklar üstü olduğu unutulmamalı her daim hatırda tutulmalıdır.
dyjurnal@gmail.com