İçerisinde yaşadığımız zaman diliminde Müslümanlar olarak halen mezhep kavgalarımız, Cemaat ayrıştırmalarımız devam ediyor.
Sosyal medya üzerinden birbirimize sataşmalarımız, küfretmelerimiz anında cevap buluyor.
Mezhep birliği, cemaat, birliği din kardeşliği sürecimiz daha da kenetlenmesi gerekirken günden güne aramızda uçurumlar oluşuyor.
Kendisini düşüncel, fikirsel, dinsel anlamda geliştiremeyen, yetiştiremeyen Müslüman camiası birbirlerini öldürme, katletme durumunda pek mahirler.
Bu bağnazlık bu geri kalmışlık, bu radikal, mezhep fanatizmi; samimi Müslüman şahsiyetleri derinden derine bıçak yarası gibi yaralıyor.
Bir cemaat başka bir cemaat mensubuna, bir tarikat başka bir tarikat mensubuna sahip din kardeşinin ayağına çelme takabiliyor. Çamur atabiliyor. Karşısındaki din kardeşi için kâfirden daha tehlikeli hatta katli vaciptir söylemlerini rahatlıkla, çekinmeden kullanabiliyor.
Dar görüşler, bağnaz fikirler, körelmiş duygular mensubu olduğu cemaat liderleri/önderleri tarafından fütursuzca sergilenebiliyor. Ve bundan hiçbir şekilde rahatsızlık duyulmuyor. Zafer elde etmiş gibi kardeşi düştüğü zaman sevinç çığlıkları atılıyor, alkışlar tutuluyor.
Ve yine maalesef bir kez daha şahit olmaktayız ki Kur’an-ı Kerim'in çok okunduğu fakat anlaşılmadığı ve kesintisiz hayata aktarılmadığı gözler önüne seriliyor. Boş Kur’an okumaları, anlaşılmayan (Anlaşılması istenilmeyen)Allah’ın ayetleri ve öne alınan çıkar ilişkileri bağnaz, dar görüşlü bazı Müslüman camiasını içerisinde bulunduğu durumda kendisini en iyi olarak görebiliyor.
Bu kendi kendine yetme,(Alak 7) bu kibirlilik hali Eşrefi Mahlûkattan Esfel-i Safilin(Tin 4-5-6) durumuna sürüklüyor.
İctimai anlamda Kur’an ve peygamberin sünneti yaşantımızda yeterince yerini alamıyor/almıyor. Vahyi yeterince yaşantımızın içerisine sokmadığımız için, Batı eksenli çıkarcı düşünüyoruz. Batı zihniyetiyle düşünen, batı eksenli tasavvurlar yapan daha doğrusu varoluş aşamasını henüz kavrayamamış bağnaz İslami camia mensuplarının, artık kendilerine çeki düzen vermesinin vakti gelmiştir ve geçmektedir.
Rabbimiz ‘’Müminler ancak kardeştirler, öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin, Allah’a itaatsizlikten sakının ki rahmetine erişesiniz.’’ Hucurat Suresi 10. Ayet-i kerimesi uyarınca ilişkilerimizin nasıl olması gerektiğini bildirmiştir.
Süratle Kur’an’ın gerçek kavramına sarılmamız gerekmekte ve ciddi anlamda peygamberin sünneti seniyesini hayatımıza uygulamamız konusunda tüm gücümüzle çalışmalıyız.
Çıkarları kenara bırakarak, bencillikleri; egoları, boş, malayani, hamasi söylemleri kenara bırakarak ve ihlâsı kuşanarak samimi anlamda hakikat bilincine ermemiz gerekmektedir.
dyjurnal@gmail.com