Bizler Müslümanlar olarak İslami düşünce değerlerimizi, prensiplerimizi, yaşam biçimlerimizi yeterince uygulamadığımız/yerine getirmediğimiz için Müslüman kardeşlerimize tahammül edemiyoruz. Asr süresinde olduğu üzere birbirimize hakkı ve sabri tavsiye konusunda eksiklerimiz çok. Birbirimizi bir anda silebiliyor, bir anda yok edebiliyoruz. Akıl melekelerimizi kötü düşünce ve yorumlar çerçevesinde şekillendirerek kararlar verebiliyoruz.
Referanslarımızı İslam dışı başka fikir ve ideolojilerinden aldığımız ve bu düşüncelerden beslendiğimiz için savrulmacı, benmerkezci /dışlayıcı davranıyoruz.
Birbirimize olan güvensizlikler yüzünden felce uğrattığımız İslami yaşam biçimleri bizde güncelliğini koruyamıyor. İradelerimizin zayıflığı, nefsani davranışlarımızın etkisi bizleri ümmet olma yolundan/bilincinden hızla uzaklaştırıyor. Maalesef ırkçı,kavmiyetçi, mezhepçi davranışlarımız birliğimizi, kardeşliğimizi derinden etkiliyor/yaralıyor. Aramızda yaşadığımız bu çatışmalar, bu savrulmalar, bu kırılmalar, bu gereksiz yere kızgınlıklar bizleri tek başımıza hareket etmemize neden oluyor. Şer güçlerinin ekmeğine yağ sürercesine bu kavgalarımızı devam ettiriyoruz. Her birimiz, her cemaat, her gurup, her hizip, her mezhep bir şeylerden şikâyetçi, herkes birlik ve beraberlikten bahsetmekte ancak bu söylemler eyleme geçmediğinden dolayı boşa çıkmaktadır. Dillere pelesenk haline getirilen dayanışma, kardeşlik mesajları havada kalmaktadır. Yaşadığımız bu kırılmalara rağmen, geçmişte tecrübesini edindiğimiz bu ağır aksak gidişlerimize rağmen hala bir şeylerin değişmemesi, bir şeylerin yerine oturmaması vahim bir durumdur.
Münevverlerimiz, aydınlarımız, yazarlarımız, hocalarımız birbirlerini itham etme/Tekvir etme yarışı içerisine girmişlerdir. Avam kesime sahih bilgi ulaşmadığı gibi, bilgi konusunda güvenebilecekleri âlim kalmamıştır. Özellikle sosyal medyada bu vahim durumlara şahit olmaktayız. Selahaddin Eyyubi’nin ifadesiyle: Dostlarıyla dalaşmaktan/çekişmekten/tartışmaktan/kavga etmekten düşmanlarıyla savaşmaya zaman bulamamışlardır. Bu durumda aşağıdaki ayeti hatırlamak yerinde olacaktır.
‘’Allah’ın Resûl’ü Hz. Muhammed (s.a) ve O’nunla beraber olanlar, kâfirlere karşı
çok şiddetli; kendi aralarında çok merhametlidirler.’’(Fetih 29)