İçerisinde yaşadığımız dünyada hızla yayılan kapitalizm sistemi, bireyseyciliği, kayıtsızlığı, vurdumduymazlığı, egoizmi kültür haline, yaşam tarzı haline getirmiş bulunmaktadır. Tahrik eden davranışlarımız, tahrik eden söylemlerimiz, ırkçı, ötekileştirici davranışlarımız yaşadığımız toplumun hafızasına hızla yerleşmiştir ve düşünce reflekslerimiz bu yönde hareket etmektedir. Bu vahim, kabul edilemez ve içerisinden çıkılamaz durum Teknolojinin ve sosyal medyanın aracılığıyla da zirve yapmış durumdadır. copy-paste yapılan sözler ve etkileyici yazılar gerçek hayatta kendisini gösterememektedir. Sanal dünyada yaşanılan hal ve hareketlerin, sahte davranış ve takılan maskelerin gerçek dünyada yaşamımızda yeri olmadığı halde pasif, edilgen, taklitçi ve gündemde kalma telaşı kompleks haline gelmiştir.
Batı dünyasının düşünce paradigmalarını taklit ederek kendi değer ve düşüncelerinden uzaklaşan toplum yapımız kuşatılarak önyargılarının, ahlaksızlıklarına maruz kalmıştır. Bugün batı dünyasının desteğiyle yeryüzündeki Müslüman kardeşlerimizin maruz kaldığı, baskıcı, yıldırıcı, katledici tavır ve davranışlar karşısında sessizliğimiz devam etmektedir. Bizlere insanlık dersi vermeye kalkan batı dünyası kendi ırkçılıkları nedeniyle, bencillikleri nedeniyle, mazlum, masum, evsiz, yurtsuz, çaresiz çocuk ve annelere duyarsız, ilgisiz kalarak sınır kapılarını kapamaktadır. Üstelik savaşları ekonomik çıkarları uğruna kendileri çıkarmışken.
İslami bilinç ve düşüncenin var olduğu eylemler ve dik duruşlarıyla bütün bu kokuşmuş, aşağılık süreçlere haklı isyanlarımızı, ahlaki protestolarımızı göstermeliyiz. Sanal dünyalardan çıkarak, ülkemiz dışında başka dünyaların, başka coğrafyaların, halkların, mazlum ve masum insanların olduğunun/yaşadığının farkına varmalıyız. İbrahim’i duruşlarımızı her zemin ve şartlarda ortaya koymalıyız. Ümmet olma şuurunu yeniden gerçekleştirmeliyiz.