Davut Yatkın
Köşe Yazarı
Davut Yatkın
 

Tevhidi direniş devam etmeli; küresel oyunları bozmalıyız

Yeni modern zamanlarda yaşam şekillerimizi hesaplar, maddiyatlar, sosyal medyalar belirliyor. Emperyalizme bağlı olarak kapital düşünüyor, para konuşuyor, maddiyata bakarak, çıkara dayalı değerlendirmelerde bulunuyoruz. Yaşam biçimlerimiz vahiyden uzak, Kur ’ansız ve peygambersiz şekilleniyor. Erdemler, faziletler, ahlaki değerler önemsiz ikinci sıramızda yer alıyor. Değerler dünyamızda, dedikodular, başkalarını yermeler, küçümsemeler, aşağılamalar yer alıyor. Teknolojinin bizlere sunduğu dünyada, sabırlarımızı tutamıyor, çabuk sinirleniyor, öfkelerimizi yenemiyoruz. Bağımlı robotlar gibi sistemize olmuş bir şekilde sağımıza ve solumuza bakmadan, at gözlüklerimizde yürüyoruz. Bu yürüyüşlerimizin farkında olamayarak şeytani dürtülerimize, şeytani ayartmalarımıza karşı koyamıyoruz. Yüce rabbimiz şeytanın şu ifadesine karşı bizleri uyarmaktadır:  “Sen beni azgınlığa mahkûm ettiğin için,( İblis, yaptığı eylemin sorumluluğunun Allah’a ait olduğunu iddia etmektedir.)ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım.” “Sonra onların hem önlerinden, hem arkalarından, hem sağlarından, hem de sollarından sokulacağım, vesvese verip pusu kuracağım, Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın!” (Araf, 7/16, 17)    Dünya halklarını etkisi altına alan, şeytani vesvelerle, desiselerle hareket eden şer güçleri, şeytanın ayartmalarıyla azgınlaşıyor. Katliamları, vahşetleri kendilerine süslü göstererek, çocuk, kadın, yaşlı demeden insanları katledebiliyor/yerlerini, yurtlarını bombalıyor. Kur ’ani ifadeyle gerekçelerini ıslah ediciler olarak gösterebiliyor. Onlara “Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın” dendiği zaman: “Biz sadece düzelticileriz” diye cevap verirler. Bakara ,(2/11) Tevhidi yaşam şekliyle Müslüman dünyasının hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadığı, hiç bir şeytani güçlere boyun eğmediği /eğmeyeceği bilinmelidir. Şeytanizme rağmen İslami uyanışın, İslami direnişin devam edeceğini ve hiç bitmeyeceğini şeytanın taraftarları, dostları, destekçileri bilmelidir. Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (Şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur. Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir. (Nahl Suresi, 99-100)                 Şeytanın başka hilelerinden, desiselerinden biri de olan Mezhep kaygılarını, mezhep bağnazlıklarını, mezhep ırkçılıklarını aşamayan bugünün müslüman dünyası bir türlü bir araya gelemiyor. Ortak değerlerde, ortak iyiliklerde buluşamıyor. İnsanlık adına, insanlık değerleri adına bir şeyler üretemiyor. Mezhebi ve taassubi düşünceler; olması gereken ve yapılması gereken üretkenliklerin, düşüncelerin üstünü örtüyor. Bağnaz düşüncelere sahip olan mezhep mensupları; Dünya insanlarının hatta kendi mensubu olduğu islam dininin mensuplarıyla aynı fikirde, aynı mezhepte, aynı hoca efendide buluşmak istiyor. Bunun haricinde bizden değildir diyerek ötekileştiriyor, dışlıyor/iteliyor. Etnik köken ve mezhep aidiyetinde buluştukları takdirde bir alaya gelebileceklerini, ortak işler yapabileceklerinin düşüncesi içerisindeler. Kuşatıcı, kucaklayıcı, birleştirici eylemlerden ve söylemlerden bir hayli uzaklar. Bu yanlış tutum, düşünce ve davranış islam dünyasını derinden sarsıyor ve maalesef bu süreç böyle devam ediyor. Yozlaşmış düşünce ve fikirlerle yeni ufuklar çizilemeyeceği, yeni nesiller inşa edilemeyeceği geçmiş yüzyılda görülmüş ve yaşanmış olmasına rağmen, bu kör, sığ ve anlaşılmaz durumlar devam ediyor. O yüzden İslami tutum ve bütünlükten söz edemiyoruz. Düşüncelerimizi, yaşam biçimlerimizi İslami tevhid birliği ekseninde şekillendirmediğimiz için başka sahte yaşamlar ve hayatlar peşinde koşuyoruz. Her yaptımız işlerde bu sahte hayatların, yaşam şekillerinin bizlere biçtiği rol çerçevesinde düşünüyor ve hareket ediyoruz. Parçalanmışlıklarımızı, ezilmişliklerimizi, eksikliklerimizi, hatalarımızı, kusurlarımızı gündeme getirmeye korkuyoruz. Bizleri saran sahte dünyada, maskelerle dolaşıyor, maskesiz yaşayamıyoruz. Tevhidi bünyede, tevhidi sancak altında buluşamıyoruz.  Özetle; Başka kültür, düşünce ve yaşayışlara mahkûm olan islam mensupları İslami yaşayış tarzlarını hayata geçiremiyor. Mevcuda alışık olduğundan statükodan kopamıyor. Bugün İslami bünye ve düşünceler her zemin ve şartlarda kendi varoluş değerlerini, ortaya koymalı ve bu uğurda bütün entelektüel birikimlerini sergilemeli; tevhidi direniş devam etmeli ve oynanan küresel oyunları bozmalıdır.      dyjurnal@gmail.com
Ekleme Tarihi: 12 Aralık 2020 - Cumartesi

Tevhidi direniş devam etmeli; küresel oyunları bozmalıyız

Yeni modern zamanlarda yaşam şekillerimizi hesaplar, maddiyatlar, sosyal medyalar belirliyor. Emperyalizme bağlı olarak kapital düşünüyor, para konuşuyor, maddiyata bakarak, çıkara dayalı değerlendirmelerde bulunuyoruz.

Yaşam biçimlerimiz vahiyden uzak, Kur ’ansız ve peygambersiz şekilleniyor.

Erdemler, faziletler, ahlaki değerler önemsiz ikinci sıramızda yer alıyor. Değerler dünyamızda, dedikodular, başkalarını yermeler, küçümsemeler, aşağılamalar yer alıyor. Teknolojinin bizlere sunduğu dünyada, sabırlarımızı tutamıyor, çabuk sinirleniyor, öfkelerimizi yenemiyoruz. Bağımlı robotlar gibi sistemize olmuş bir şekilde sağımıza ve solumuza bakmadan, at gözlüklerimizde yürüyoruz. Bu yürüyüşlerimizin farkında olamayarak şeytani dürtülerimize, şeytani ayartmalarımıza karşı koyamıyoruz. Yüce rabbimiz şeytanın şu ifadesine karşı bizleri uyarmaktadır:

 “Sen beni azgınlığa mahkûm ettiğin için,( İblis, yaptığı eylemin sorumluluğunun Allah’a ait olduğunu iddia etmektedir.)ben de onları gözetlemek üzere Senin doğru yolunun üzerinde pusu kurup oturacağım.” “Sonra onların hem önlerinden, hem arkalarından, hem sağlarından, hem de sollarından sokulacağım, vesvese verip pusu kuracağım, Sen de onların ekserisini şükreden kullar bulmayacaksın!” (Araf, 7/16, 17)

   Dünya halklarını etkisi altına alan, şeytani vesvelerle, desiselerle hareket eden şer güçleri, şeytanın ayartmalarıyla azgınlaşıyor. Katliamları, vahşetleri kendilerine süslü göstererek, çocuk, kadın, yaşlı demeden insanları katledebiliyor/yerlerini, yurtlarını bombalıyor. Kur ’ani ifadeyle gerekçelerini ıslah ediciler olarak gösterebiliyor. Onlara “Yeryüzünde bozgunculuk çıkarmayın” dendiği zaman: “Biz sadece düzelticileriz” diye cevap verirler. Bakara ,(2/11)

Tevhidi yaşam şekliyle Müslüman dünyasının hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadığı, hiç bir şeytani güçlere boyun eğmediği /eğmeyeceği bilinmelidir. Şeytanizme rağmen İslami uyanışın, İslami direnişin devam edeceğini ve hiç bitmeyeceğini şeytanın taraftarları, dostları, destekçileri bilmelidir.

Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (Şeytanın) hiçbir zorlayıcı-gücü yoktur. Onun zorlayıcı-gücü ancak onu veli edinenlerle, onunla O'na (Allah'a) ortak koşanlar üzerindedir. (Nahl Suresi, 99-100)

                Şeytanın başka hilelerinden, desiselerinden biri de olan Mezhep kaygılarını, mezhep bağnazlıklarını, mezhep ırkçılıklarını aşamayan bugünün müslüman dünyası bir türlü bir araya gelemiyor. Ortak değerlerde, ortak iyiliklerde buluşamıyor. İnsanlık adına, insanlık değerleri adına bir şeyler üretemiyor. Mezhebi ve taassubi düşünceler; olması gereken ve yapılması gereken üretkenliklerin, düşüncelerin üstünü örtüyor. Bağnaz düşüncelere sahip olan mezhep mensupları; Dünya insanlarının hatta kendi mensubu olduğu islam dininin mensuplarıyla aynı fikirde, aynı mezhepte, aynı hoca efendide buluşmak istiyor. Bunun haricinde bizden değildir diyerek ötekileştiriyor, dışlıyor/iteliyor. Etnik köken ve mezhep aidiyetinde buluştukları takdirde bir alaya gelebileceklerini, ortak işler yapabileceklerinin düşüncesi içerisindeler. Kuşatıcı, kucaklayıcı, birleştirici eylemlerden ve söylemlerden bir hayli uzaklar. Bu yanlış tutum, düşünce ve davranış islam dünyasını derinden sarsıyor ve maalesef bu süreç böyle devam ediyor. Yozlaşmış düşünce ve fikirlerle yeni ufuklar çizilemeyeceği, yeni nesiller inşa edilemeyeceği geçmiş yüzyılda görülmüş ve yaşanmış olmasına rağmen, bu kör, sığ ve anlaşılmaz durumlar devam ediyor. O yüzden İslami tutum ve bütünlükten söz edemiyoruz.

Düşüncelerimizi, yaşam biçimlerimizi İslami tevhid birliği ekseninde şekillendirmediğimiz için başka sahte yaşamlar ve hayatlar peşinde koşuyoruz. Her yaptımız işlerde bu sahte hayatların, yaşam şekillerinin bizlere biçtiği rol çerçevesinde düşünüyor ve hareket ediyoruz. Parçalanmışlıklarımızı, ezilmişliklerimizi, eksikliklerimizi, hatalarımızı, kusurlarımızı gündeme getirmeye korkuyoruz. Bizleri saran sahte dünyada, maskelerle dolaşıyor, maskesiz yaşayamıyoruz. Tevhidi bünyede, tevhidi sancak altında buluşamıyoruz.

 Özetle; Başka kültür, düşünce ve yaşayışlara mahkûm olan islam mensupları İslami yaşayış tarzlarını hayata geçiremiyor. Mevcuda alışık olduğundan statükodan kopamıyor.

Bugün İslami bünye ve düşünceler her zemin ve şartlarda kendi varoluş değerlerini, ortaya koymalı ve bu uğurda bütün entelektüel birikimlerini sergilemeli; tevhidi direniş devam etmeli ve oynanan küresel oyunları bozmalıdır.

  

 

dyjurnal@gmail.com

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzeninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.