İnsanlık tarihi bugün daha çok vicdana, daha, ahlaka, daha çok erdeme, daha çok insanlığa muhtaç durumdadır. Daha çok faziletlerin, daha çok onurların, daha çok şeref ve haysiyetlerin değerli olduğu, yaşanabilir bir modelin ortaya konduğu zamanlara ihtiyaç vardır.
İzzetli yaşamanın unutulduğu, ahlaki toplum inşasının dejenere olduğu, iyiliklere karşı sessiz kalındığı, zulümlere, baskılara, zorbalıklara seyirci kalındığı kokuşmuş bir dünyada yaşıyoruz. Bu dünyada ahlaksızlıklar değer kazanırken, sahtekârlıklar prim alırken, sahte maskelerle yaşamak alkışlanır duruma gelmiştir. Çıkara dayalı ilişkiler olunca değerler, haysiyetler, onur ve şerefler hiçe sayılmış ayaklar altına serilmiştir.
Zengin insanlar lüks içinde yaşarken paylaşım nedir bilmeyen aç gözlü bir nesil türemiştir. Banliyölerde, gecekondularda perişanlık ve sefalet içerisinde sürdürülen yaşamlar kimsenin umurunda değildir. Medyada özendirilen şatafatlı yaşam tarzı belirli bir zaman sonra şiddete yönelen, şiddeti kutsayan, şiddetle çözüm arayan bireyler meydana getirmiştir. Gelir dağılımındaki büyük uçurum farkı ve bununla getirmiş oldu yoksullukla beraber, özenti hayatı toplumları bunalıma, kaosa, kanlı terör eylemlerine dönüştürmüştür.
Dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan kanlı terör eylemleri sadece terörizmle açıklanamaz. Zenginlerin daha çok zengin, yoksulların daha da yoksul olduğu, fakirlerin, işçi sınıfının sırtından, emeğinden, ekmeğinden alınarak daha çok sömürerek paralar kazanıldığı bir dünyada olayları, eylemleri sadece terörizmle açıklamak cüretini göstermek, kabahatini gizlemek olacaktır.
Dünya ülkeleri Suriye’de yedi yıldır süren savaşı durdurmak yerine, eli kanlı lideri bertaraf etmek yerine, mülteci üzerinden politikalar geliştirmektedirler. Yoksula, masuma kucak açmak, hele ki Müslümansa yardım etmek zül haline gelmiştir. Kendi çıkarını düşünen bencil Batı, Avrupa, ABD ve Birleşmiş Milletler ülkeleri mültecileri almamak için küstahça ve çirkin açıklamalar yapabiliyorlar.
Aziz İslam dininde mazlumun dini, mezhebi, dili, ırkı rengi sorulmaz.
Evrensel vicdana ve evrensel insanlığa çok ihtiyacımız var.
Mazlum mazlumdur ve masumdur. Vicdanı alan her fert, her toplum, her ülke özellikle Müslümanlar, masum ve mazlumlara yardım etmek ve desteklemek zorundadır. Maalesef bu kanlı pazarlıklarda, bu kanlı çıkar ilişkilerinde, bu kanlı hesaplaşmalarda, bu kanlı ticarette ve bu kanlı savaşlarda, en büyük yarayı mazlum, masum çocuklar, kadınlar ve yaşlı insanlar alıyor.
Bugün Müslümanlar olarak dünya ölçeğinde kendi gündemimizi oluşturmamız, kendi kültür ve dilimizi yaymamız gerekmekte. Kabileci, mezhepçi, ifrat ve tefritçi, cemaatçi düşüncelerden uzak durmamız gerekmektedir. Dini yaşayışlarımızı salt ibadet, sufizim özeli üzerinde dünya gündemini belirlememiz gerekmekte. Müslüman dünyanın geçmişi temiz ve paktır. Hiçbir şekilde başımızı yere eğecek bir durum söz konusu değildir. Ancak pasif edilgen iyi Müslüman yerine, aktif özne iyi Müslümanlar olmamız gerekmektedir.