Geleceğin Dünyası; Antarktika kitabı yazarı Musa Gün Gebze

Özel Haber 03.01.2021 - 09:59, Güncelleme: 01.12.2021 - 19:23 6134+ kez okundu.
 

Geleceğin Dünyası; Antarktika kitabı yazarı Musa Gün Gebze

Geleceğin Dünyası; Antarktika yazarı Gebzeli genç yazar Musa Gün ikinci romanını çıkardı. Musa Gün:İlk kitabı Türk uzay romanı “Cunha 2072”den sonra şimdi Geleceğin Dünyası Antarktika eserini kaleme aldı. İkinci Romanını çıkaran Musa Gün ile Yeni romanı üzerine söyleşi gerçekleştirdik. İşte o söyleşimiz! Keyifle okumanız dileğimizle..
Merhaba Musa bey bize biraz kendinizden bahsedermisiniz?   Aslen Kastamonuluyum. Gebze’de bir fotoğrafçı dükkanım var. 8 yıldır aynı işi yapıyorum. Yıllardır çeşitli mecralarda kendimce yazıyordum. İlk kitabım Türk uzay romanı “Cunha 2072”den sonra şimdi Geleceğin Dünyası Antarktika eserini kaleme aldım.           Antarktika çok bilinmeyen gizemli görülen biryer. Neden romanınızın konusu olarak orayı seçtiniz?   Aslında çok gizemli sayılmaz. Zira onlarca uydu dünyamızın etrafından saatte yüzlerce kez geziyor. Yani gizemliden daha ziyade öğrenmemiz gereken bir kıta. Şuan tüm ülkeler bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek bakıyor hayata. Bakınız en ufak bir virüs yayılımı olduğunda kimse başkasını düşünmüyor.   Antarktika kıtası bilim ve barışın olduğu bir kıta. Oraya meraklı turistler haricinde sadece bilim insanları bilimsel araştırmalar yapmak için ziyaret ediyor.        Peki ne yapıyorlar Antarktika’da?   Antarktika bizden çok uzakta diye birçok kesim ilk Antarktika seferleri yapıldığında ne işimiz var orada demişti.     Aynı kesim uzay araştırmaları yapılacağı zamanda aynı cümleyi kullanmıştı. Ama dünyamızın dörtde üçü sularla kaplıdır. Tek ve yegane evimiz olan dünyamızı böyle kötü kullanmaya devam edersek belki biz göremeyiz ama çocuklarımız kuraklık ve su baskınlarıyla uğraşmak zorunda kalacak.   İklim mültecileri oluşacak.   Küresel kavramını yeniden düşünmek zorunda olan ülkeler yine birbirbirine yardımcı olmayacak belkide. O zamanları yaşamamak için bilim insanlarımız orada buzulların erimesinden yer tabakasının ısısına, biyoçeşitliliğine hatta Antarktika kıtasını saran güney okyanusunda ki besin zincirine kadar araştırıyorlar.     Kitabınızın teşekkürler bölümünde belirtmişsiniz. Kitabı yazarken Türk bilim insanlarından destek aldığınız söyleniyor. Nasıl oldu bu?   Bu benim gurur duyduğum bir konu oldu. İçinde bilgi birikimini yaşatan bilim insanlarının ulaşılabilirliklerinin hep çok zor olduğunu düşünüyordum. Hatta öyle ki onlara ulaşamadığım için öğrencilerinden bilgiler almaya bile çalışmıştım.   Onlarda sağolsunlar çok yardımcı oldular. Lakin bir sabah uyandığımda sosyal medyada yazdığım bir gönderiyi okuyan TUBİTAK Kutup Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Sayın: Doç. Dr. Burcu Özsoy hocamın dikkatini çektim. Kısa bir süre sonra iletişim kurduğumda beni dinlemek istediğini söyledi.   Malum pandemi sebebiyle görüntülü olarak serüveni hocamla paylaştım. Ve bana süreç boyunca istediğim soruyu sorabileceğini ve istediğim zaman fikrini alabileceğimi söyledi. Kitabı yazmış olmam kadar büyük bir mutluluk oldu bu benim için.        O gönderide ne yazıyordu ki dikkatini çektiniz?   Antarktika’ya giden Türk bilim insanlarının yaptığı fedakarlıkların çok bilinmediği ve satır arası haber olduğunu düşündüğüm için bir yazar adayı olarak onların orada bilim yaparken ki hislerini yazdım. Ve sonuna bu kitabı yazıp onlara 5. Bilim seferinde hediye edeceğimi de ekledim. Böylelikle Burcu hocam ile iletişim kurma şansına ulaştım.     Yazar adayı dediniz. Yazar olduğunuzu düşünmüyor musunuz?   Evet bir eser ortaya koymak çok güzel bir şey. Siz şuan bu dünyadan göçsenizde o okurlar elverdiği sürece yaşıyor. Ama çok büyük üstadlarımıza da sadece yazar deyip geçiyoruz. Biz yeni yazı yazmaya başlayanlar onlarca kitap yazsak da onların eline su dökemeyiz. O halde ben sadece bir yazar adayı olabilirim. Ve bununla da gurur duyuyorum.     Yeni kitabını yazarken sizi en fazla etkileyen ne oldu?   Gerçekten çok keyifle yazdığım bir serüvendi. Her bir sayfasını örnek verebilirim. Aslında okuyacaklar için içerikten bahsetmek doğru olmaz ama yine de binlerce km uzaktaki ülkemizden 17 kat büyük Antarktika kıtası buzulların arasında tropikal iklimde bulunan yaprakların bulunması diyebilirim.     Düşünsenize 4 km yüksekliğinde bir buzul. İçerisinde yüzyılları biriktiriyor. İşte Antarktika kıtasının gizemli denilebilecek tek yanı budur. Yalnızca Hindistan’da yetişebilen bir bitkinin yaprağının o buzulların arasından çıkmış olması oldukça etkilemişti beni.         Antarktika kıtasında yaşananların küresel iklim değişikliğine etkisinden bahsettiniz. Nedir bunlar?   Eskiden her yıl bir kere haberlerde görürdük. Kuraklık geliyor diye. Şimdilerde neredeyse her hafta bir baraj alarm veriyor. Yağışlar. Doğal afetler. Bunların hepsi küresel iklim değişikliğinin haberini veriyor. Dünya bizim evimiz.   İnsanoğlu kendini dünyanın üzerinde bulduğunda onun tek akıllı sahibi olarak düşündü. Ama hiç kimse dünyanın kullanım kılavuzunu aramadı. Dünya her zaman dengesini korudu. Ama Sanayi devrimi ile insanoğlu kullandıkları yakıtla ve tükettikleri yiyeceklerle sera gazlarının oluşmasını hızlandırdı. Sera gazları güneş ile yer yüzünde ki yapay bir yorgan gibi.     Dünyamıza her  sekiz saniyede bir düşen güneş ışığı aynı hızla dünyamızı terk etmeliydi. Ama sera gazlarının oluşumu ile dünyamıza gelen güneş ışıkları sera gazlarının etkisi ile defalarca yeryüzüne temasta bulunduktan sonra dünyamızdan çıkıyordu. Bu durum yeryüzünün ısınması ile birlikte hem kuraklık olmasına hem de kutuplarda ki buzulların erimesine yol açıyor.     Kuraklık. Evet küresel bir sorun. Ama orada ki buzulların erimesi neden bu kadar önemli?   Antarktika dünyamızın buzdolabı. Yeryüzünde ki buzulların 92si orada. Ve büyük bir tatlı su kaynağı. Eğer okyanus ile yani tuzlu su ile buluşursa su kullanılabilirliğini yitiriyor. Ayrıca unutmayalım ki dünyamızın dört de üçü sularla kaplı.   Eğer orada ki buzullar erirse günbatımlarının vazgeçilmezi ve tüm yerleşim yerlerinde ki en popüler yer olan denize cephe şehirler sular altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir. Düşünün birkaç metre bile su yükselirse bu durumdan ülkemiz dahil neredeyse dünyamızın üç de ikisi etkilenecektir. Araştırmalar tamamen buzların erimesi halinde 60 metre yükselebileceğini söylüyor.            10- İnsan böyle bir sonu düşünmek bile istemiyor. Şimdi önemini daha iyi anladık. Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?     Araştırmaktan ve düşünmekten vazgeçmesinler. Ve öğrendiği şeyler davranışlarına yansımalı. Dünyamız çok zor bir süreçten (Covid) geçiyor. Eğer biz her konuda bilinçli olur. Araştırır, okur, düşünür ve uygularsak yarınlarımız daha parlak olacaktır.    
Geleceğin Dünyası; Antarktika yazarı Gebzeli genç yazar Musa Gün ikinci romanını çıkardı. Musa Gün:İlk kitabı Türk uzay romanı “Cunha 2072”den sonra şimdi Geleceğin Dünyası Antarktika eserini kaleme aldı. İkinci Romanını çıkaran Musa Gün ile Yeni romanı üzerine söyleşi gerçekleştirdik. İşte o söyleşimiz! Keyifle okumanız dileğimizle..
  1. Merhaba Musa bey bize biraz kendinizden bahsedermisiniz?

 

Aslen Kastamonuluyum. Gebze’de bir fotoğrafçı dükkanım var. 8 yıldır aynı işi yapıyorum. Yıllardır çeşitli mecralarda kendimce yazıyordum. İlk kitabım Türk uzay romanıCunha 2072”den sonra şimdi Geleceğin Dünyası Antarktika eserini kaleme aldım.

     

 

 

  1. Antarktika çok bilinmeyen gizemli görülen biryer. Neden romanınızın konusu olarak orayı seçtiniz?

 

Aslında çok gizemli sayılmaz. Zira onlarca uydu dünyamızın etrafından saatte yüzlerce kez geziyor. Yani gizemliden daha ziyade öğrenmemiz gereken bir kıta. Şuan tüm ülkeler bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyerek bakıyor hayata. Bakınız en ufak bir virüs yayılımı olduğunda kimse başkasını düşünmüyor.

 

Antarktika kıtası bilim ve barışın olduğu bir kıta. Oraya meraklı turistler haricinde sadece bilim insanları bilimsel araştırmalar yapmak için ziyaret ediyor.

  

 

 

  1. Peki ne yapıyorlar Antarktika’da?

 

Antarktika bizden çok uzakta diye birçok kesim ilk Antarktika seferleri yapıldığında ne işimiz var orada demişti.

 

 

Aynı kesim uzay araştırmaları yapılacağı zamanda aynı cümleyi kullanmıştı. Ama dünyamızın dörtde üçü sularla kaplıdır. Tek ve yegane evimiz olan dünyamızı böyle kötü kullanmaya devam edersek belki biz göremeyiz ama çocuklarımız kuraklık ve su baskınlarıyla uğraşmak zorunda kalacak.

 

İklim mültecileri oluşacak.

 

Küresel kavramını yeniden düşünmek zorunda olan ülkeler yine birbirbirine yardımcı olmayacak belkide. O zamanları yaşamamak için bilim insanlarımız orada buzulların erimesinden yer tabakasının ısısına, biyoçeşitliliğine hatta Antarktika kıtasını saran güney okyanusunda ki besin zincirine kadar araştırıyorlar.

 

 

  1. Kitabınızın teşekkürler bölümünde belirtmişsiniz. Kitabı yazarken Türk bilim insanlarından destek aldığınız söyleniyor. Nasıl oldu bu?

 

Bu benim gurur duyduğum bir konu oldu. İçinde bilgi birikimini yaşatan bilim insanlarının ulaşılabilirliklerinin hep çok zor olduğunu düşünüyordum. Hatta öyle ki onlara ulaşamadığım için öğrencilerinden bilgiler almaya bile çalışmıştım.

 

Onlarda sağolsunlar çok yardımcı oldular. Lakin bir sabah uyandığımda sosyal medyada yazdığım bir gönderiyi okuyan TUBİTAK Kutup Araştırmaları Enstitüsü Müdürü Sayın: Doç. Dr. Burcu Özsoy hocamın dikkatini çektim. Kısa bir süre sonra iletişim kurduğumda beni dinlemek istediğini söyledi.

 

Malum pandemi sebebiyle görüntülü olarak serüveni hocamla paylaştım. Ve bana süreç boyunca istediğim soruyu sorabileceğini ve istediğim zaman fikrini alabileceğimi söyledi. Kitabı yazmış olmam kadar büyük bir mutluluk oldu bu benim için.

  

 

 

  1. O gönderide ne yazıyordu ki dikkatini çektiniz?

 

Antarktika’ya giden Türk bilim insanlarının yaptığı fedakarlıkların çok bilinmediği ve satır arası haber olduğunu düşündüğüm için bir yazar adayı olarak onların orada bilim yaparken ki hislerini yazdım. Ve sonuna bu kitabı yazıp onlara 5. Bilim seferinde hediye edeceğimi de ekledim. Böylelikle Burcu hocam ile iletişim kurma şansına ulaştım.

 

 

  1. Yazar adayı dediniz. Yazar olduğunuzu düşünmüyor musunuz?

 

Evet bir eser ortaya koymak çok güzel bir şey. Siz şuan bu dünyadan göçsenizde o okurlar elverdiği sürece yaşıyor. Ama çok büyük üstadlarımıza da sadece yazar deyip geçiyoruz. Biz yeni yazı yazmaya başlayanlar onlarca kitap yazsak da onların eline su dökemeyiz. O halde ben sadece bir yazar adayı olabilirim. Ve bununla da gurur duyuyorum.

 

 

  1. Yeni kitabını yazarken sizi en fazla etkileyen ne oldu?

 

Gerçekten çok keyifle yazdığım bir serüvendi. Her bir sayfasını örnek verebilirim. Aslında okuyacaklar için içerikten bahsetmek doğru olmaz ama yine de binlerce km uzaktaki ülkemizden 17 kat büyük Antarktika kıtası buzulların arasında tropikal iklimde bulunan yaprakların bulunması diyebilirim.

 

 

Düşünsenize 4 km yüksekliğinde bir buzul. İçerisinde yüzyılları biriktiriyor. İşte Antarktika kıtasının gizemli denilebilecek tek yanı budur. Yalnızca Hindistan’da yetişebilen bir bitkinin yaprağının o buzulların arasından çıkmış olması oldukça etkilemişti beni.

   

 

 

  1. Antarktika kıtasında yaşananların küresel iklim değişikliğine etkisinden bahsettiniz. Nedir bunlar?

 

Eskiden her yıl bir kere haberlerde görürdük. Kuraklık geliyor diye. Şimdilerde neredeyse her hafta bir baraj alarm veriyor. Yağışlar. Doğal afetler. Bunların hepsi küresel iklim değişikliğinin haberini veriyor. Dünya bizim evimiz.

 

İnsanoğlu kendini dünyanın üzerinde bulduğunda onun tek akıllı sahibi olarak düşündü. Ama hiç kimse dünyanın kullanım kılavuzunu aramadı. Dünya her zaman dengesini korudu. Ama Sanayi devrimi ile insanoğlu kullandıkları yakıtla ve tükettikleri yiyeceklerle sera gazlarının oluşmasını hızlandırdı. Sera gazları güneş ile yer yüzünde ki yapay bir yorgan gibi.

 

 

Dünyamıza her  sekiz saniyede bir düşen güneş ışığı aynı hızla dünyamızı terk etmeliydi. Ama sera gazlarının oluşumu ile dünyamıza gelen güneş ışıkları sera gazlarının etkisi ile defalarca yeryüzüne temasta bulunduktan sonra dünyamızdan çıkıyordu. Bu durum yeryüzünün ısınması ile birlikte hem kuraklık olmasına hem de kutuplarda ki buzulların erimesine yol açıyor.

 

 

  1. Kuraklık. Evet küresel bir sorun. Ama orada ki buzulların erimesi neden bu kadar önemli?

 

Antarktika dünyamızın buzdolabı. Yeryüzünde ki buzulların 92si orada. Ve büyük bir tatlı su kaynağı. Eğer okyanus ile yani tuzlu su ile buluşursa su kullanılabilirliğini yitiriyor. Ayrıca unutmayalım ki dünyamızın dört de üçü sularla kaplı.

 

Eğer orada ki buzullar erirse günbatımlarının vazgeçilmezi ve tüm yerleşim yerlerinde ki en popüler yer olan denize cephe şehirler sular altında kalma tehlikesi ile karşı karşıya kalabilir. Düşünün birkaç metre bile su yükselirse bu durumdan ülkemiz dahil neredeyse dünyamızın üç de ikisi etkilenecektir. Araştırmalar tamamen buzların erimesi halinde 60 metre yükselebileceğini söylüyor.

 

 

       10- İnsan böyle bir sonu düşünmek bile istemiyor. Şimdi önemini daha iyi anladık. Son olarak okuyuculara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

 

 

Araştırmaktan ve düşünmekten vazgeçmesinler. Ve öğrendiği şeyler davranışlarına yansımalı. Dünyamız çok zor bir süreçten (Covid) geçiyor. Eğer biz her konuda bilinçli olur. Araştırır, okur, düşünür ve uygularsak yarınlarımız daha parlak olacaktır.

 

 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzeninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.