İsviçre’nin Ankara Büyükelçisi Ruch: "Su geleceğin en önemli problemlerinden birisi olacak"
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, "Dirençli Şehirler ve Şehrin Dönüşümü" temasıyla bu yıl 4’üncüsü gerçekleştirilen Kartepe Zirvesi’nin ikinci gününde oturumlar devam etti. Oturuma katılan İsviçre’nin Ankara Büyükelçisi Jean Daniel Ruch, "Barış için Su" temalı oturumda konuştu. Dünya nüfusunun yüzde 55’inin şehirlerde yaşadığını söyleyen İsviçre’nin Türkiye Büyükelçisi Jean Daniel Ruch, “Suyun nerden geldiğine bakacak olursak dağlar ve nehirler açısından suya nasıl yöneteceğimize bilmemiz gerekiyor. Su geleceğin en önemli problemlerinden birisi olacak. Mavi Barış adı altında İsviçre’de bir proje başlattık. Bu projenin amacı sistematik su koordinasyonu oluşturmak. Ülkeler arasında sürdürülebilir kalkınma, su gıda ve enerji güvenliğini artırabilmek. İklim değişikliği konusunda bir destek olmasını sağlamak. Ortadoğu söz konusu olduğu zaman, size diyebilirim ki bir sürü ülkeyi birden dahil eden bir organizasyon yapısı oluşturmak çok önemlidir. Hem de bu kadar özel bir konuda. Bölgesel çapta çok hassas ve zorlu işler varken böylesine iş birliğinin olması çok kıymetli. Dicle havzasını hepiniz biliyorsunuzdur, burası bizim odağımız. Bu konu hakkında çalışmaya başladığımızda şunu fark ettim. Problem suyun ölçeğiyle başlıyor. Rakamlar, litreler ve debi aslında inanılmaz bir şekilde değişiyor. Türkiye’den Suriye’ye Irak’a ilerlerken rakamlar sürekli değişiyor. Ölçüm teknolojileri bu farkı ortadan kaldırmak için yeterlidir. Öncelikle bunlar üzerinde çalışmalıyız. Aynı zamanda kapasitelerin de izlenmesi gerekiyor. Özellikle Irak ve Türkiye arasında verilerin paylaşılması gerekiyor. İkinci ise Yarmuk havzası, Suriye’den Ürdün’e akar. Ürdün ile çalışarak bölgesel bir kültür merkezi oluşturmaya çalışıyoruz. Ürdün bilim ve teknoloji üniversitesinde de bu çalışmalar devam etmektedir” dedi.
"İsviçre ve Türkiye’nin benzer çok yanı var, bölgemizin su açısından zengin olduğunu düşünürüz"
Dicle Nehri ile ilgili konuşan Ruch, “Rakamlar konusunda uzlaşmaya ihtiyacımız var. Rakamlar hangi otorite ile görüştüğünüze göre değişiklik yaşanıyor. Uzman noktada istediğimiz yere gelemedik. Bu noktada da diplomasinin çok faydalı bir rol üstleneceğine inanmaktayım. Özellikle İran, Ürdün ve Lübnan ile birlikte bir ekosistem oluşturmaya çalışıyoruz. Su ve sanitasyonun bölgede sürdürülebilir yöntemi mümkün olsun istiyoruz. Dışarıdan gelip teknoloji satalım istemiyoruz, birbirimizi desteklemek istiyoruz. Farkındalık oluşturmak da bir o kadar önemlidir. İran, Ürdün ve Türkiye ile birlikte bilginin yayılmasını da önemsiyoruz. Bu noktada hedefimiz ise kamunun ilgisini çekebilmek ve onları doğru, yoğun bir şekilde bilgi aktarabilmek ve Ortadoğu’da yaymak istiyoruz. Peki bu program sonucunda beklentilerimiz nelerdir? İki şey var. Birincisi dışarıdan gelmeyen ülkelerin bölgesinde var olan sistematik sınırlar arasında işbirliğini destekleyen bir yapının olması. Böylesine bir yapı olmadan size bahsettiğim sorunların üstesinde gelmek mümkün olmayacak. İkincisi Ürdün bölgesi teknoloji ve bilgi merkezi olsun. Aynı zamanda bir ekosistem merkezi oluşturulsun ki böylelikle teknik ve teknolojik çözümler geliştirilebilsin. Bu projenin hedefi, bölgedeki ilgili hükümetler arasında diyaloglar geliştirmek. Su enerji demek, gıda demek, çevre demek. Bu alanda sayısız çalışmalar bulunmaktadır. Bölgesel diplomasi merkezine ihtiyacımız var. Be merkez uluslararası su kaynakları yönetiminde bir uzmanlık imkanı tanıyacak. İsviçre ve Türkiye’nin benzer çok yanı var, bölgemizin su açısından zengin olduğunu düşünürüz ve bu zenginliktir. Bundan dolayı sorumluluk almalıyız. Ortak sorunlarımızın üstesinde gelmeliyiz. Gelecek için bu çalışmaların önemli olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.