Yeni Köşe Yazısı

Gündem 19.02.2020 - 00:41, Güncelleme: 01.12.2021 - 19:23 2431+ kez okundu.
 

Yeni Köşe Yazısı

Kıymetli okurlarım.. Geçen haftalarda ki yazılarımızın birinde “Dünya Merkezine Giden Yol: Gebze” adlı bir yazıyı sizlere sunmuştuk.
Bu seferde bu yazının bir devamı mahiyetinde bir yazı kaleme almaya çalıştık. Gebze’de tıpkı Hannibal Barcas ve Fatih Sultan Mehmet Han gibi büyük devlet adamlarının yanı sıra Divan Şairi Mehmed Nergis Bey de dünya merkezine giden yolda yani Gebze'de vefat etmiştir. (1580-1635) Yazar, kadı Nergis Ahmed Efendi’nin oğludur. Saraybosna’da doğdu. İlk Medrese eğitimini Saraybosnada yapıp ardından İstanbul’a gelerek Kafzâde Feyzullah Efendi’den ders almaya başladı. Aynı zâttan mülâzemet alarak müderrisliğe başladı. Bir süre müderrislik yaptıktan sonra kadı oldu. Gabela Çaniçe (1614), Mostar (1620), Yenipazar (1621), Elbasan (1624/1625), Banaluka (1628), Manastır (1632) kadılıklarında bulundu. Bu son vazifesinde iken IV. Murad’ın isteği üzerine Revan seferine gidecek olan orduya vak’anüvis tayin olundu (1635). Ancak ordu Gebze içlerindeyken atından düşerek vefat etti.   Kaynaklarda gömüldüğü yer konusunda Gebze’de bir yer olduğunu bilgiler veriliyor mezarı konusunda henüz bir tespit yapılamamıştır. Bu konuda Prof. Dr. Bahir Selçuk hocama çok teşekkür etmek istiyorum 09.03.2017’de “Fatihler Şehri Gebze” adlı sempozyumunda sunumu ile Edebiyatımızın bu güzide şahsiyetini tekrar hatırlama hem de vefat ettiği yerin Gebze olduğu bilgisini bizlere sundu. Tabii ölüm yerinin Gebze olması bizlerin mezarını aramamız konusunda bizleri teşvik etti ve bu konuyla ilgili detaylı araştırmalarımız sürüyor. İnşallah yakın bir zaman içinde nihai bir sonuca ulaşacağımızı umuyorum. Yazımızın bilgi konusunda kaynağımız Prof. Dr. Bahir Selçuk hocamızdır. Edebiyatımızda inşa sanatını en üst dereceye vardıran bir şahsiyettir. Sanatlı nesirde bulunması tabiî olan zincirleme tamlama ve seci’den başka, eserlerinde, Arapça ve Farsça lügatlerden özel olarak aranmış, bilinmeyen veya az bilinen kelimeler ve az rastlanan mecazlarla dilini anlaşılmaz bir hâle getirmiştir. Aynı dil ve üslûbu kullanan Veysî ile birlikte sanatlı divan nesrinin ustası olarak kabul edilmiş ve daha sonraki nâsirler, her ikisini taklit etmiş, onlar gibi yazmaya çalışmışlardır. Ancak mektuplarında bu derece ağır dil kullanan Nergisî hikâyelerinde daha sade ve açık bir dil kullandı. Bu hikâyelerde olağanüstü maceralar ve mücerret (soyut) olaylar yerine kendi çevresinden aldığı yaşanmış, hatta bizzat kendi başından geçen olayları anlatır. ESERLERİ Hamse (1839’da Bulak’da iki defa 1868’de İstanbul’da bir defa olmak üzere üç defa basıldı. Şu beş eserden meydana gelir: El-Kavlü’l-Miiselleme fî Gazavâtı Mesleme: Emevî kumandanı Mesleme’nin Bizanslılara karşı savaşlarını ve İstanbul’un onbeşinci defa kuşatılmasını anlatır. 1620’de yazıldı. Kanunu’r-Reşid: Bir siyasetnâme tercümesidir. Sade bir dille yazılan eser I623’de kaleme alındı. Meşakku’l-Usşak, kendi başından geçen bir aşk macerası da dahil on aşk hikâyesini bir araya getirir. 1624’de yazıdığı, İksir-i Saadet: Gazâlî’nin Kimyâ-vı Saâdet isimli eserinin bir faslının meâlen tercümesidir. 1622’de kaleme alındı. Nihalistan: Yirmi beş ayrı hikâyeden meydana gelir. Münşeât- Elliden fazla mektup ve yazı örneğini içine alan eser Şeyhülislam Yahya Efendi’ve ithaf olunmuştur), el-Vaslü’l-Kâmil fî Ahvâli’l-Vezîri’l-Âdil (Budin Valisi Mustafa Paşa hakkında yazılmış tarihi bir eserdir.) Kaynakça Prof. Dr. Bahir Selçuk- Gebze’de Batan Güneş; Şair Mehmed Nergisi- Sempozyum Bildirisi 2017.
Kıymetli okurlarım.. Geçen haftalarda ki yazılarımızın birinde “Dünya Merkezine Giden Yol: Gebze” adlı bir yazıyı sizlere sunmuştuk.

Bu seferde bu yazının bir devamı mahiyetinde bir yazı kaleme almaya çalıştık. Gebze’de tıpkı Hannibal Barcas ve Fatih Sultan Mehmet Han gibi büyük devlet adamlarının yanı sıra Divan Şairi Mehmed Nergis Bey de dünya merkezine giden yolda yani Gebze'de vefat etmiştir. (1580-1635)


Yazar, kadı Nergis Ahmed Efendi’nin oğludur. Saraybosna’da doğdu. İlk Medrese eğitimini Saraybosnada yapıp ardından İstanbul’a gelerek Kafzâde Feyzullah Efendi’den ders almaya başladı. Aynı zâttan mülâzemet alarak müderrisliğe başladı. Bir süre müderrislik yaptıktan sonra kadı oldu. Gabela Çaniçe (1614), Mostar (1620), Yenipazar (1621), Elbasan (1624/1625), Banaluka (1628), Manastır (1632) kadılıklarında bulundu. Bu son vazifesinde iken IV. Murad’ın isteği üzerine Revan seferine gidecek olan orduya vak’anüvis tayin olundu (1635). Ancak ordu Gebze içlerindeyken atından düşerek vefat etti.

 

Kaynaklarda gömüldüğü yer konusunda Gebze’de bir yer olduğunu bilgiler veriliyor mezarı konusunda henüz bir tespit yapılamamıştır. Bu konuda Prof. Dr. Bahir Selçuk hocama çok teşekkür etmek istiyorum 09.03.2017’de “Fatihler Şehri Gebze” adlı sempozyumunda sunumu ile Edebiyatımızın bu güzide şahsiyetini tekrar hatırlama hem de vefat ettiği yerin Gebze olduğu bilgisini bizlere sundu. Tabii ölüm yerinin Gebze olması bizlerin mezarını aramamız konusunda bizleri teşvik etti ve bu konuyla ilgili detaylı araştırmalarımız sürüyor. İnşallah yakın bir zaman içinde nihai bir sonuca ulaşacağımızı umuyorum. Yazımızın bilgi konusunda kaynağımız Prof. Dr. Bahir Selçuk hocamızdır. Edebiyatımızda inşa sanatını en üst dereceye vardıran bir şahsiyettir. Sanatlı nesirde bulunması tabiî olan zincirleme tamlama ve seci’den başka, eserlerinde, Arapça ve Farsça lügatlerden özel olarak aranmış, bilinmeyen veya az bilinen kelimeler ve az rastlanan mecazlarla dilini anlaşılmaz bir hâle getirmiştir. Aynı dil ve üslûbu kullanan Veysî ile birlikte sanatlı divan nesrinin ustası olarak kabul edilmiş ve daha sonraki nâsirler, her ikisini taklit etmiş, onlar gibi yazmaya çalışmışlardır.


Ancak mektuplarında bu derece ağır dil kullanan Nergisî hikâyelerinde daha sade ve açık bir dil kullandı. Bu hikâyelerde olağanüstü maceralar ve mücerret (soyut) olaylar yerine kendi çevresinden aldığı yaşanmış, hatta bizzat kendi başından geçen olayları anlatır.


ESERLERİ


Hamse (1839’da Bulak’da iki defa 1868’de İstanbul’da bir defa olmak üzere üç defa basıldı. Şu beş eserden meydana gelir: El-Kavlü’l-Miiselleme fî Gazavâtı Mesleme: Emevî kumandanı Mesleme’nin Bizanslılara karşı savaşlarını ve İstanbul’un onbeşinci defa kuşatılmasını anlatır. 1620’de yazıldı. Kanunu’r-Reşid: Bir siyasetnâme tercümesidir. Sade bir dille yazılan eser I623’de kaleme alındı. Meşakku’l-Usşak, kendi başından geçen bir aşk macerası da dahil on aşk hikâyesini bir araya getirir. 1624’de yazıdığı, İksir-i Saadet: Gazâlî’nin Kimyâ-vı Saâdet isimli eserinin bir faslının meâlen tercümesidir. 1622’de kaleme alındı. Nihalistan: Yirmi beş ayrı hikâyeden meydana gelir. Münşeât- Elliden fazla mektup ve yazı örneğini içine alan eser Şeyhülislam Yahya Efendi’ve ithaf olunmuştur), el-Vaslü’l-Kâmil fî Ahvâli’l-Vezîri’l-Âdil (Budin Valisi Mustafa Paşa hakkında yazılmış tarihi bir eserdir.)


Kaynakça
Prof. Dr. Bahir Selçuk- Gebze’de Batan Güneş; Şair Mehmed Nergisi- Sempozyum Bildirisi 2017.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzeninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.