Hakimler hakkında bilinmeyenler

Yaşam 10.11.2020 - 18:26, Güncelleme: 01.12.2021 - 19:23 1417+ kez okundu.
 

Hakimler hakkında bilinmeyenler

Bir ağır ceza mahkemesi hakiminin Danıştay'a gelen memuriyetten atılma dosyası, okuyanları adeta şoke etti. Cinsel taciz, rüşvet, mafya üyeleri ile temas kurma gibi bir çok suçtan hakkında işlem yapıldığı belirtilen hakim hakkında, ağır ceza mahkemesine duruşma için gelen kadın sanıklara, duruşma tutanağına cep telefonunu yazarak verdiğinin belirtilmesi dikkat çekti. Dosyada, ...Duruşma için ...Ağır Ceza Mahkemesine gelen bayanlara, sonraki duruşma gününü bildiren pusulayı kendi telefon numarasını da yazarak mübaşir vasıtasıyla verdiği' kaydedildi.
  İşte o hakimin, memuriyetten çıkarılmasına neden olan hakkındaki iddialar ve Danıştay'ın kararı: İstemin Özeti : Danıştay Onikinci Dairesinin 15/05/2013 günlü, E:2012/9185, K:2013/3954 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.     Savunmanın Özeti : Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.     Danıştay Tetkik Hakimi:     Düşüncesi : Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının süre aşımı nedeniyle redde ilişkin kısmının bozulması; davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile Daire kararının redde ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.     TÜRK MİLLETİ ADINA     Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:       Dava; hakim olarak görev yapmakta iken 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararıyla, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin 5. (son) fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılan davacı tarafından, Anayasa'nın 159. maddesinde 07/05/2010 günlü, 5982 sayılı Yasanın 22. maddesi ile yapılan değişiklikle hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolunun açılması üzerine, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının; 18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü, 297 sayılı Genel Kurulu kararının ve bu kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.       Danıştay Onikinci Dairesinin 15/05/2013 günlü, E:2012/9185, K:2013/3954 sayılı kararıyla; davacının ...Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yaptığı dönemde, 16/01/2004 günlü Bakan oluru ile hakkında inceleme/soruşturma başlatıldığı, inceleme/soruşturma konularını;       a) Duruşma için ...Ağır Ceza Mahkemesine gelen bayanlara, sonraki duruşma gününü bildiren pusulayı kendi telefon numarasını da yazarak mübaşir vasıtasıyla verdiği,      b) ... Barosu avukatlarından bir kısmının bayan sekreterlerine sarkıntılık yaptığı, c) ...'ya tayin olan hakim ve cumhuriyet savcıları hakkında ön araştırma yaptıktan sonra bunların isimleri, memleketleri, ailevi durumları ve mizaçları hakkında ...'da mafya lideri olduğu ileri sürülen (Y.B.) isimli şahsı bilgilendirdiği, böylece hizmet içinde ve dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak davranışlarda bulunduğu, d) Para karşılığında sabıkalı kişilerin adli sicildeki sabıka kayıtlarını sildiği iddialarının oluşturduğu; soruşturmanın başlatılması sonrasında ise soruşturmayı yürüten müfettişlerce davacı hakkında yeni iddialarla karşılaşılması üzerine Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin 5/d maddesindeki yetkiye dayanılarak soruşturmanın genişletildiği, yukarıda belirtilen 4 soruşturma konusuna 4 ana başlık altında 10 iddianın daha eklendiği ve toplam soruşturma konusunun 14'e yükseldiği, anılan 10 soruşturma konusunu ise; 1- ...'da halk arasında mafya lideri olarak tanınan ve ...DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hakkında yürütülen "...Dağı Operasyonu" adlı soruşturma kapsamında tutuklu olan (Y.B.) isimli şahsın, reşit olmayan 2 bayanın ırzına geçmek suçundan ...       Ağır Ceza Mahkemesinde gıyabi tutuklu olarak yargılandığı dönemde, bu kişinin avukatı ve sair adamlarıyla 18/05/2003 tarihinde ...Otelde yüz yüze ve farklı zaman ve mekanlarda ise müteaddit defalar telefonla görüştüğü, yargılamanın seyrini değiştirecek tarzda yol gösterdiği ve mağdurelerin ifadelerinin değiştirilmesinin ve şikayetlerinden vazgeçmelerinin sağlanması, akabinde şahsın ilk duruşmaya gelmesi halinde hakkındaki gıyabi tevkif kararının kaldırılarak tahliye edileceği vaadinde bulunarak rüşvet aldığı, böylece iş sahiplerinden menfaat temin edip rüşvet aldığı, 2- (Y.B.) isimli şahsın ... Ağır Ceza Mahkemesindeki yukarıda belirtilen davada avukatlığını yapan (İ.D.) ile ...Mahkemeleri ve İcra Dairelerinde dava ve icra takip dosyaları bulanan avukat (A.D.Ö.) ile şehir merkezinde bulunan ...Kafe'de parasına iskambil oyunu oynadığı, böylece yaptığı iş ve davranışlarla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandırdığı, 3- a) ... Ağır Ceza Mahkemesi'nde görev yapan evli bir bayan olan zabıt katibi (T.G.)'e açıkça cinsel ilişkide bulunma teklifinde bulunarak "evli olman fark etmez, seni çocuğunla beraber kabul ederim" dediği, ısrarla tekliflerini yineleyerek bu yöndeki tacizlerine uzun süre devam ettiği, b) ... Ağır Ceza Mahkemesi'nde görev yapan evli bir bayan olan zabıt katibi (N.B.)'e "Eşine gerek yok, sen ve ben ikimiz birlikte ...'a gezmeye gidelim" diyerek duygusal yakınlık ve ilişki kurmak istediği, c) Adliyede adli sicil veri hazırlama kontrol işletmeni olarak görev yapan bayan (E.M.)'e adliye koridorlarında ve merdivenlerde rastladığında sık sık "çok güzelsin" diyerek laf attığı ve onun çalıştığı kalem odasına gereksiz yere gelerek bakışlarıyla süzdüğü, d) ...Asliye Ceza Mahkemesi'nde görev yapan evli bir bayan olan zabıt katibi (Z.A.) ile arasında halen devam eden bir ilişkisi olduğu yönünde yoğun söylenti çıkmasına neden olduğu, e) [mafya lideri olduğu öne sürülen (Y.B.) ile irtibatlı olduğu belirtilen] ...'da hayat kadını olduğu ileri sürülen (S.T.) ve (A.E.O) isimli kadınlarla, ikamet ettiği prefabrik evde cinsel ilişkiye girdiği, (A.E.O)'ın üniversite öğrencisi olan kızını da telefonla arayarak birlikte çıkmayı ve gezmeyi teklif ettiği, f) Bir kısım üniversite öğrencisi genç bayanla arkadaşlık yapıp onlarla cinsel ilişkiye girdiği, bu bayanların zaman zaman davacının ... Adliyesi'ndeki çalışma odasına gelip oturdukları, g) ...ve ....da görev yaptığı dönemlerde tanıştığı (İ.D.), (E.N.G.), (F.A.) ve soyadları tespit edilemeyen 2 bayanın ...'ya gelerek ikamet ettiği prefabrik evde davacıyla cinsel ilişkiye girdikleri, 7 başlık altındaki bu fiilleri neticesinde kusurlu ve uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzunu ve şahsi onur ve saygınlığını yitirdiği, 4- Mesai saatleri içinde özellikle cuma günleri öğleden sonraları görevden erken ayrılmak suretiyle ...'a giderek il sınırları dışına çıktığı ve hafta sonuna denk gelen bir kısım nöbetlerini tutmadığı, böylece görevden erken ayrılmayı alışkanlık haline getirdiği iddialarının oluşturduğu; soruşturma sonucunda; soruşturma açılmasına neden olan ilk 4 suçlamanın sübuta ermediği sonucuna ulaşılarak soruşturmaya geçilmesine yer olmadığı teklifinde bulunulduğu, sonradan ortaya çıkan 4 başlık altındaki 10 suçlama bakımından ise, 1. başlıktaki suçlama yönünden 2802 sayılı Kanunun 68/e maddesi uyarınca yer değiştirme cezası, 2. başlıktaki suçlama yönünden 2802 sayılı Kanunun 68/b maddesi uyarınca yer değiştirme cezası, 3. başlıktaki suçlamalar yönünden her bir alt başlık için 2802 sayılı Kanunun 68/a maddesi uyarınca ayrı ayrı yer değiştirme cezası, 4. başlıktaki suçlama yönünden ise fiilin karşılığı olan disiplin cezasının verilmesi gerektiği, ayrıca tüm bu fillerin, 2802 sayılı Kanunun 69/son maddesi uyarınca mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte fiiller olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, davacının anılan madde uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, davalı Kurul tarafından bu teklifin uygun görülerek 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararla davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı ve emekliye ayrılması sonrası yaptığı yeniden inceleme talebinin de 30/05/2005 tarihinde reddedildiği, böylece cezanın kesinleştiği; davanın, davacının meslekten çıkarma cezasının iptali istemine ilişkin kısmı incelendiğinde; 30/12/2004 tarihinde tesis edilen ve yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin 30/05/2005 tarihli kararı öncesinde bu kararı tebellüğ eden davacının, 30/07/2012 tarihinde açtığı davada, söz konusu işlem yönünden 2577 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca süre aşımı bulunduğu; davanın, davacının meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararına ilişkin kısmına gelince; soruşturmanın 1 nolu başlığı altında incelenen "rüşvet alma" suçlaması yönünden; soruşturma raporundaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; ...'da halk arasında mafya lideri olarak tanınan (Y.B.) isimli şahsa yönelik olarak ...DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ...İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şubesi ile işbirliği yapılarak yürütülen "... Dağı Operasyonu"nda; yargı kararına dayalı olarak teknik takip yapıldığı, yapılan teknik takipte elde edilen iletişim tespit tutanakları ve fiziki takiplerden, davacının, reşit olmayan 2 bayanın ırzına geçmek suçundan ...       Ağır Ceza Mahkemesinde gıyabi tutuklu olarak yargılanan bu şahsın davasına baktığı halde, bu şahıs ve şahsın adamları, avukatı ve yönlendirdiği kadınlarla telefon görüşmesi yaptığının tespit edildiği, şahsın dönemin Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanının oğlu olan avukat (Ö.C.), avukatın eski çalışanı olan ve Yargıtay'da iş takipçiliği yaptığı öne sürülen (C.V.) ve şahsı yönlendiren arkadaşı müteahhit (T.Ç.) ve şoförü ile 18/05/2003 tarihinde İ ...Otelde yüz yüze görüştükleri, davacının bu kişilere gıyabi tevkif kararının kaldırılması bakımından izlemeleri gereken hareket tarzı hakkında yol gösterdiği, görüşme esnası ve sonrasındaki (Y.B.) ve yakınlarının telefon konuşmalarında davacıya 30.000-USD rüşvet verilmesi konusunda pazarlıklar yapıldığı, nihayetinde 15.000-TL rüşvet verilmesi konusunda anlaşıldığına dair konuşmaların tespit edildiği, aynı şekilde şahısla avukatı (Ö.C.) arasındaki konuşmalardan davacının şahsın tahliyesi ve davanın lehine sonuçlanması bakımından gayret göstereceği konusunda bu kişilere vaadde bulunduğu, şahsın gıyabi tutuklama kararının kaldırılması sonrasında ise arkadaşı müteahhit (T.Ç.) ile yapılan 23/06/2003 günlü telefon konuşmasında, (T.Ç.)'nun şahıstan, davacıya vaat edilen 15.000-TL parayı vermesi talebinde bulunduğu, 01/08/2003 tarihinde de davacının banka hesabına 10.000-USD para yatırıldığı, öte yandan ...'da mafya lideri olarak tanınan şahsın tahliye edilmesi üzerine kamuoyunda, şahsın Mahkemeyi ve hakimleri ayarladığı yolunda söylenti ve kanaat oluştuğu, yargılama sürecinde davacının, bir duruşmada Mahkeme başkanına, davacının avukatı (Ö.C.)'nun .... Ceza Dairesi Başkanının oğlu olduğunu belirtme ihtiyacı hissettiği, davanın ilerleyen aşamasında ise davacının şahısla bir takım ilişkileri olduğu yolunda kamuoyunda kanaat oluşması üzerine, şahsın aleyhine konuşmalar yaparak bu izlenimi silmeye çalıştığı, sonrasında ise davaya bakmaktan çekindiği, bu olay nedeniyle davacı ile şahsın avukatı (Ö.C.)'nun yargılandığı ceza davasında; ...       Ceza Dairesinin ...günlü, ... sayılı kararıyla "rüşvet almak" suçundan delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği, olayda; davacı tarafından, şahsın yargılamasında Mahkemelerince verilen kararlarda kullandığı oyların şahsın aleyhinde olduğu, nitekim tahliye kararı veren Mahkeme heyetinde bulunmadığı, bu nedenle şahsın lehine bir kararı olmaksızın kendisine rüşvet verildiği iddiasının kabul edilemeyeceği, ...       Otel'de yaptıkları görüşmeyi Yargıtay eski Başkanlarından birinin avukat olan oğlu (M.U.)'nun ricası ile tanıştığı avukat (Ö.C.)'nun görüşme talebinde bulunduğunda kendisinin, ...'da olması nedeniyle otelde gerçekleştiği, avukatın kendisine sanık (Y.B.)'ın mağdur olduğu, mağduriyetinin giderilmesi için ricada bulunduğu, kendisinin ise heyetlerinin titiz olduğunu belirterek "bundan bana bahsetmemiş ol" dediği, sonrasında avukat (Ö.C.)'nun kendisine herhangi bir tayin talebi olup olmadığını sorduğu ve bu konuda yardımcı olabileceğini ifade ettiği, görüşmenin bu yönde ilerlediği, şahıslara dava ile ilgili olarak yol göstermesinin, taahhütte bulunmasının ve rüşvet almasının söz konusu olmadığı, nitekim rüşvet almak suçundan beraat ettiği öne sürülmekte ise de; iletişim tespit tutanakları içeriğinden, davacının şahsa yönelik olarak davada izlenecek hareket tarzı konusunda yol gösterdiği ve yargılamanın lehine sonuçlanması bakımından çaba göstereceği konusunda taahhütte bulunduğu kanaatine ulaşıldığı, davacının yargıladığı sanık (Y.B.) ve bu şahısla doğrudan bağlantılı kişiler ve avukat (Ö.C.) ile müteaddit defalar telefon görüşmeleri yaptığının, şahsın akrabaları ile yaptığı telefon görüşmelerinden davacıya 30.000-USD rüşvet verilmesi konusunda pazarlıklar yapıldığının, 15.000-TL rüşvet verilmesi konusunda anlaşıldığının, nitekim şahsın müteaahhit arkadaşı (T.Ç.)'nun bizzat bu pazarlıkta yer aldığı ve şahsın tahliyesi sonrası bu paranın davacıya verilmesi konusunda şahıstan talepte bulunduğunun görüldüğü, söz konusu paranın avukat (Ö.C.)'nun vekalet ücreti olduğu iddiasına ise, (Y.B)'ın avukatıyla 4.000-TL vekalet ücretine anlaştıklarına dair ifadesi karşısında, avukatlık görevini üstlenen kişinin sonradan yeniden vekalet ücreti pazarlığı yapması, üstelik bu pazarlığın davacı ile otelde yapılan görüşmede yapılması hayatın olağan akışına ve mantığa uygun düşmediği gibi, bir an için avukatın (Y.B.)'tan kendisi için ancak davacıya verileceği izlenimi yaratarak para pazarlığı yaptığı düşünülse dahi, söz konusu pazarlıkta (Y.B.)'ın arkadaşı olan ve onun adına hareket eden (T.Ç.)'nun ve şoförünün de bulunması nedeniyle bu ihtimalin söz konusu olmadığı kanaatine ulaşıldığından itibar edilemeyeceği, tüm bu süreçte davacı ile ilgili iddiaların rüşvetin davacıya teslim edildiği hususu dışında sübut bulduğunun, rüşvetin teslimi konusunun ise şüphede kaldığının anlaşıldığı, bu durumda; ceza yargılamasında verilen kararlar disiplin hukuku yönünden göz önüne alınabilmekle birlikte bağlayıcılığının olmaması ve 2802 sayılı Kanunun 72. maddesi gereği ilgilinin mahkum olması veya olmamasının ayrıca disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği açık olduğundan, davacının 2802 sayılı Kanunun 68/e maddesinde düzenlenen "madde tayin ve deliller elde edilmemiş olsa bile, rüşvet aldığı veya irtikapta bulunduğu kanısını uyandırmak" suçunu işlediğinin sabit olduğu sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, soruşturmanın 2 Nolu başlığı altında yer alan (Y.B.) isimli şahsın ... Ağır Ceza Mahkemesindeki yukarıda belirtilen davada avukatlığını yapan (İ.D.) ile ...Mahkemeleri ve İcra Dairelerinde dava ve icra takip dosyaları bulunan avukat (A.D.Ö.) ile şehir merkezinde bulunan ...Kafe'de parasına iskambil oyunu oynadığı, böylece yaptığı iş ve davranışlarla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandırdığı suçlaması ile ilgili olarak, davacının mesleğin gerektirdiği saygınlığa ve hakimlik vakarına uygun hareket etmediği ve bu konuda gerekli özeni göstermediği anlaşılmakla birlikte, kumar oynama ve tarafsızlığını kaybetme kanısı uyandırdığı iddialarının sübuta ermediğinin anlaşıldığı, soruşturmanın 3 Nolu başlığı altında yer alan suçlamalar yönünden ise, tanık ifadelerinin değerlendirilmesinden; (a), ve (c) başlığı altındaki fiillerin sabit olduğu, (d) başlığı yönünden ise böyle bir söylentinin bulunduğunun sabit olduğu, (b) başlığı altındaki isnada yönelik olarak iddia sahibi bayanın ifadesi dışında bir delil bulunmadığı ve "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereği bu iddianın sübuta ermediğinin kabulü gerektiği, (e) başlığındaki iddialardan (S.T.) ile ilgili olanın sabit olduğu, (A.E.O) ve kızı ile ilgili iddianın sübuta ermediği, (f) ve (g) başlığındaki fiiller yönünden; (E.N.G.) ile arkadaşlığının özel hayatı kapsamında bulunduğu, diğer fiillerin ise şüphede kaldığı ve sübuta ermediği kanaatine ulaşıldığı; soruşturmanın 4 Nolu başlığındaki suçlamada ise, 2802 sayılı Kanunun 66/-a maddesi kapsamında davacının "görevden erken ayrılmayı alışkanlık haline getirdiği" iddia edilmekle birlikte, söz konusu fiilin alışkanlık haline geldiği hususunun soruşturma raporunda net olarak ortaya konulamadığı anlaşıldığından, söz konusu disiplin suçunun oluşmadığı sonucuna ulaşıldığı; uyuşmazlıkta, davacının sübuta eren fiilleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; söz konusu fiillerin, nitelik ve ağırlıkları gereğince 2802 sayılı Kanunun 69. maddesinin son fıkrasında belirtilen "mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte" fiiller olduğu, bu nedenle davacının meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü, 297 sayılı Genel Kurulu kararının yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın; davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararının iptali istemine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddine, meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun nihai olarak reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı işleme ilişkin kısmının ise reddine karar verilmiştir.       Davacı, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.     Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşılmektadır.       Kararın, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmına gelince;     Anayasa'nın 159. maddesinde, kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacağı hükmü bulunduğundan, Kurulca hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu kapalı iken, anılan maddede, 13/05/2010 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanunun 22. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu, maddenin 10. fıkrasına "Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz." hükmünün getirilmesi ile, meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu açılmıştır.       18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun "Hakkında meslekten çıkarma kararı verilmiş olanların durumu" başlıklı geçici 3. maddesinde ise; "(1) 2461 sayılı Kanun ile kurulan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, haklarında meslekten çıkarma cezası verilen hâkim ve savcıların, bu cezanın kaldırılması için idarî dava açmadan önce, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde Kurula başvurmaları gerekir.       (2) Genel Kurul, usulüne uygun yapılan başvurular üzerine, dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda, talep halinde, başvuranın bizzat veya vekili aracılığıyla yazılı ya da sözlü savunmasını da almak suretiyle, başvurunun kabulüne veya reddine karar verir.     (3) Başvurunun kabulü halinde; a) Önceki kararın kaldırılmasına,     b) Hâkimlik ve savcılık mesleğine kabulde aranan niteliklerin kaybedilmemiş olması şartıyla ilgilinin hâkimlik ve savcılık mesleğine tekrar atanmasına,       c) Önceden verilmiş olan meslekten çıkarma cezasına konu eylem sebebiyle başka bir disiplin cezası verilmesine gerek gördüğünde eyleme uyan disiplin cezasına, karar verir.       (4) İkinci ve üçüncü fıkralar uyarınca verilen kararlara karşı, Başkan veya ilgili, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde, Genel Kuruldan yeniden inceleme talebinde bulunabilirler. Yeniden inceleme talebi üzerine verilen kararlar kesindir.       (5) İkinci fıkra uyarınca verilen başvurunun reddine ilişkin kesinleşen kararların iptali talebiyle ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya başvurulabilir. Bu dava, acele işlerden sayılır. Üçüncü fıkra uyarınca verilen kararlar yargı denetimi dışındadır." düzenlemesi yer almıştır.         Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, hakim olarak görev yapmakta iken 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararıyla meslekten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı; bu karara karşı yaptığı yeniden inceleme isteminin, anılan Kurulun 30/05/2005 günlü, 127 sayılı kararıyla reddedildiği ve yapılan itirazın da İtirazları       İnceleme Kurulunun 04/04/2006 günlü, 14 sayılı kararıyla reddedildiği, daha sonra, Anayasa'nın 159. maddesinde, 13/05/2010 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanunun 22. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolunun açılması üzerine, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için, 18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun, Genel Kurulu'nun … günlü, … sayılı kararıyla reddedildiği, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin Genel Kurulun 28/03/2012 günlü, 161 sayılı kararıyla reddedildiği, bakılan bu davanın da; davacının, meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … günlü, … sayılı kararının, söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü, 297 sayılı Genel Kurulu kararının ve bu kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararının iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı tarafından, meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararının iptali istenilmekte ise de, (yeniden incelenmesi istemi anılan Kurulun 30/05/2005 günlü, 127 sayılı kararıyla reddedilen ve itirazı da İtirazları İnceleme Kurulunun 04/04/2006 günlü, 14 sayılı kararıyla reddedilen) bu kararın tesis edildiği tarih itibarıyla, hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu kapalı olduğundan, davanın, bu işlemin iptali istemine ilişkin kısmının incelenmeksizin reddi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin reddine, Danıştay Onikinci Dairesinin 15/05/2013 günlü, E:2012/9185, K:2013/3954 sayılı kararının, davanın reddine ilişkin ilişkin kısmının ONANMASINA, süre aşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin kısmının ise yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/11/2015 gününde, onanan kısım yönünden oybirliği, gerekçeli olarak onanan kısım yönünden oyçokluğu ile karar verildi. KARŞI OY X- Dava; hakim olarak görev yapmaktayken 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararıyla 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin 5. (son) fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılan davacı tarafından, Anayasa'nın 159. maddesinde yapılan değişiklikle hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolunun açılması üzerine, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının; 18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü, 297 sayılı Genel Kurulu kararının ve bu kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır. Anayasa'nın 159. maddesinde, 13/05/2010 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanunun 22. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu, hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu açılmıştır. 18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun "Hakkında meslekten çıkarma kararı verilmiş olanların durumu" başlıklı geçici 3. maddesinde ise, "(1) 2461 sayılı Kanun ile kurulan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, haklarında meslekten çıkarma cezası verilen hâkim ve savcıların, bu cezanın kaldırılması için idarî dava açmadan önce, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde Kurula başvurmaları gerekir. (2) Genel Kurul, usulüne uygun yapılan başvurular üzerine, dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda, talep halinde, başvuranın bizzat veya vekili aracılığıyla yazılı ya da sözlü savunmasını da almak suretiyle, başvurunun kabulüne veya reddine karar verir. (3) Başvurunun kabulü halinde; a) Önceki kararın kaldırılmasına, b) Hâkimlik ve savcılık mesleğine kabulde aranan niteliklerin kaybedilmemiş olması şartıyla ilgilinin hâkimlik ve savcılık mesleğine tekrar atanmasına, c) Önceden verilmiş olan meslekten çıkarma cezasına konu eylem sebebiyle başka bir disiplin cezası verilmesine gerek gördüğünde eyleme uyan disiplin cezasına, karar verir. (4) İkinci ve üçüncü fıkralar uyarınca verilen kararlara karşı, Başkan veya ilgili, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde, Genel Kuruldan yeniden inceleme talebinde bulunabilirler. Yeniden inceleme talebi üzerine verilen kararlar kesindir. (5) İkinci fıkra uyarınca verilen başvurunun reddine ilişkin kesinleşen kararların iptali talebiyle ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya başvurulabilir. Bu dava, acele işlerden sayılır. Üçüncü fıkra uyarınca verilen kararlar yargı denetimi dışındadır." düzenlemesi yer almıştır. Dairece; davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararının iptali istemine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir. Ancak, daha önceden yargı yolu kapalı olan meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolunun açılması üzerine, 6087 sayılı Kanunun öngördüğü olanaktan yararlanarak, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davada, her ne kadar 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının, söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü kararın ve bu kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü kararının iptali isteminde bulunulmuş ise de, sonuç itibarıyla meslekten çıkarma cezasının hukuki denetimi yapılacağından ve bu ceza anılan işlemlerle tesis edildiğinden, 30/12/2004 günlü işlem yönünden ayrı bir hüküm kurularak süre aşımı nedeniyle ret kararı verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır. Bu nedenle, Daire kararının, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezası yönünden süre aşımı nedeniyle redde ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyu ile, kararın, 30/12/2004 günlü işlem yönünden incelenmeksizin ret hükmü kurulması gerektiğine ilişkin kısmına karşıyız.
Bir ağır ceza mahkemesi hakiminin Danıştay'a gelen memuriyetten atılma dosyası, okuyanları adeta şoke etti. Cinsel taciz, rüşvet, mafya üyeleri ile temas kurma gibi bir çok suçtan hakkında işlem yapıldığı belirtilen hakim hakkında, ağır ceza mahkemesine duruşma için gelen kadın sanıklara, duruşma tutanağına cep telefonunu yazarak verdiğinin belirtilmesi dikkat çekti. Dosyada, ...Duruşma için ...Ağır Ceza Mahkemesine gelen bayanlara, sonraki duruşma gününü bildiren pusulayı kendi telefon numarasını da yazarak mübaşir vasıtasıyla verdiği' kaydedildi.

 

İşte o hakimin, memuriyetten çıkarılmasına neden olan hakkındaki iddialar ve Danıştay'ın kararı:

İstemin Özeti : Danıştay Onikinci Dairesinin 15/05/2013 günlü, E:2012/9185, K:2013/3954 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması, davacı tarafından istenilmektedir.

 

 

Savunmanın Özeti : Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

 

 

Danıştay Tetkik Hakimi:

 

 

Düşüncesi : Davacının temyiz isteminin kısmen kabulü ile Daire kararının süre aşımı nedeniyle redde ilişkin kısmının bozulması; davacının temyiz isteminin kısmen reddi ile Daire kararının redde ilişkin kısmının onanması gerektiği düşünülmektedir.

 

 

TÜRK MİLLETİ ADINA

 

 

Hüküm veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca dosya incelendi, gereği görüşüldü:

 

 

 

Dava; hakim olarak görev yapmakta iken 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararıyla, 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin 5. (son) fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılan davacı tarafından, Anayasa'nın 159. maddesinde 07/05/2010 günlü, 5982 sayılı Yasanın 22. maddesi ile yapılan değişiklikle hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolunun açılması üzerine, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının; 18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü, 297 sayılı Genel Kurulu kararının ve bu kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.

 

 

 

Danıştay Onikinci Dairesinin 15/05/2013 günlü, E:2012/9185, K:2013/3954 sayılı kararıyla; davacının ...Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yaptığı dönemde, 16/01/2004 günlü Bakan oluru ile hakkında inceleme/soruşturma başlatıldığı, inceleme/soruşturma konularını;

 

 

 

a) Duruşma için ...Ağır Ceza Mahkemesine gelen bayanlara, sonraki duruşma gününü bildiren pusulayı kendi telefon numarasını da yazarak mübaşir vasıtasıyla verdiği,

 

 

 b) ... Barosu avukatlarından bir kısmının bayan sekreterlerine sarkıntılık yaptığı, c) ...'ya tayin olan hakim ve cumhuriyet savcıları hakkında ön araştırma yaptıktan sonra bunların isimleri, memleketleri, ailevi durumları ve mizaçları hakkında ...'da mafya lideri olduğu ileri sürülen (Y.B.) isimli şahsı bilgilendirdiği, böylece hizmet içinde ve dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak davranışlarda bulunduğu, d) Para karşılığında sabıkalı kişilerin adli sicildeki sabıka kayıtlarını sildiği iddialarının oluşturduğu; soruşturmanın başlatılması sonrasında ise soruşturmayı yürüten müfettişlerce davacı hakkında yeni iddialarla karşılaşılması üzerine Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Yönetmeliği'nin 5/d maddesindeki yetkiye dayanılarak soruşturmanın genişletildiği, yukarıda belirtilen 4 soruşturma konusuna 4 ana başlık altında 10 iddianın daha eklendiği ve toplam soruşturma konusunun 14'e yükseldiği, anılan 10 soruşturma konusunu ise; 1- ...'da halk arasında mafya lideri olarak tanınan ve ...DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hakkında yürütülen "...Dağı Operasyonu" adlı soruşturma kapsamında tutuklu olan (Y.B.) isimli şahsın, reşit olmayan 2 bayanın ırzına geçmek suçundan ...

 

 

 

Ağır Ceza Mahkemesinde gıyabi tutuklu olarak yargılandığı dönemde, bu kişinin avukatı ve sair adamlarıyla 18/05/2003 tarihinde ...Otelde yüz yüze ve farklı zaman ve mekanlarda ise müteaddit defalar telefonla görüştüğü, yargılamanın seyrini değiştirecek tarzda yol gösterdiği ve mağdurelerin ifadelerinin değiştirilmesinin ve şikayetlerinden vazgeçmelerinin sağlanması, akabinde şahsın ilk duruşmaya gelmesi halinde hakkındaki gıyabi tevkif kararının kaldırılarak tahliye edileceği vaadinde bulunarak rüşvet aldığı, böylece iş sahiplerinden menfaat temin edip rüşvet aldığı, 2- (Y.B.) isimli şahsın ... Ağır Ceza Mahkemesindeki yukarıda belirtilen davada avukatlığını yapan (İ.D.) ile ...Mahkemeleri ve İcra Dairelerinde dava ve icra takip dosyaları bulanan avukat (A.D.Ö.) ile şehir merkezinde bulunan ...Kafe'de parasına iskambil oyunu oynadığı, böylece yaptığı iş ve davranışlarla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandırdığı, 3- a) ... Ağır Ceza Mahkemesi'nde görev yapan evli bir bayan olan zabıt katibi (T.G.)'e açıkça cinsel ilişkide bulunma teklifinde bulunarak "evli olman fark etmez, seni çocuğunla beraber kabul ederim" dediği, ısrarla tekliflerini yineleyerek bu yöndeki tacizlerine uzun süre devam ettiği, b) ... Ağır Ceza Mahkemesi'nde görev yapan evli bir bayan olan zabıt katibi (N.B.)'e "Eşine gerek yok, sen ve ben ikimiz birlikte ...'a gezmeye gidelim" diyerek duygusal yakınlık ve ilişki kurmak istediği, c) Adliyede adli sicil veri hazırlama kontrol işletmeni olarak görev yapan bayan (E.M.)'e adliye koridorlarında ve merdivenlerde rastladığında sık sık "çok güzelsin" diyerek laf attığı ve onun çalıştığı kalem odasına gereksiz yere gelerek bakışlarıyla süzdüğü, d) ...Asliye Ceza Mahkemesi'nde görev yapan evli bir bayan olan zabıt katibi (Z.A.) ile arasında halen devam eden bir ilişkisi olduğu yönünde yoğun söylenti çıkmasına neden olduğu, e) [mafya lideri olduğu öne sürülen (Y.B.) ile irtibatlı olduğu belirtilen] ...'da hayat kadını olduğu ileri sürülen (S.T.) ve (A.E.O) isimli kadınlarla, ikamet ettiği prefabrik evde cinsel ilişkiye girdiği, (A.E.O)'ın üniversite öğrencisi olan kızını da telefonla arayarak birlikte çıkmayı ve gezmeyi teklif ettiği, f) Bir kısım üniversite öğrencisi genç bayanla arkadaşlık yapıp onlarla cinsel ilişkiye girdiği, bu bayanların zaman zaman davacının ... Adliyesi'ndeki çalışma odasına gelip oturdukları, g) ...ve ....da görev yaptığı dönemlerde tanıştığı (İ.D.), (E.N.G.), (F.A.) ve soyadları tespit edilemeyen 2 bayanın ...'ya gelerek ikamet ettiği prefabrik evde davacıyla cinsel ilişkiye girdikleri, 7 başlık altındaki bu fiilleri neticesinde kusurlu ve uygunsuz hareket ve ilişkileriyle mesleğin şeref ve nüfuzunu ve şahsi onur ve saygınlığını yitirdiği, 4- Mesai saatleri içinde özellikle cuma günleri öğleden sonraları görevden erken ayrılmak suretiyle ...'a giderek il sınırları dışına çıktığı ve hafta sonuna denk gelen bir kısım nöbetlerini tutmadığı, böylece görevden erken ayrılmayı alışkanlık haline getirdiği iddialarının oluşturduğu; soruşturma sonucunda; soruşturma açılmasına neden olan ilk 4 suçlamanın sübuta ermediği sonucuna ulaşılarak soruşturmaya geçilmesine yer olmadığı teklifinde bulunulduğu, sonradan ortaya çıkan 4 başlık altındaki 10 suçlama bakımından ise, 1. başlıktaki suçlama yönünden 2802 sayılı Kanunun 68/e maddesi uyarınca yer değiştirme cezası, 2. başlıktaki suçlama yönünden 2802 sayılı Kanunun 68/b maddesi uyarınca yer değiştirme cezası, 3. başlıktaki suçlamalar yönünden her bir alt başlık için 2802 sayılı Kanunun 68/a maddesi uyarınca ayrı ayrı yer değiştirme cezası, 4. başlıktaki suçlama yönünden ise fiilin karşılığı olan disiplin cezasının verilmesi gerektiği, ayrıca tüm bu fillerin, 2802 sayılı Kanunun 69/son maddesi uyarınca mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte fiiller olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, davacının anılan madde uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, davalı Kurul tarafından bu teklifin uygun görülerek 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararla davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı ve emekliye ayrılması sonrası yaptığı yeniden inceleme talebinin de 30/05/2005 tarihinde reddedildiği, böylece cezanın kesinleştiği; davanın, davacının meslekten çıkarma cezasının iptali istemine ilişkin kısmı incelendiğinde; 30/12/2004 tarihinde tesis edilen ve yeniden inceleme talebinin reddine ilişkin 30/05/2005 tarihli kararı öncesinde bu kararı tebellüğ eden davacının, 30/07/2012 tarihinde açtığı davada, söz konusu işlem yönünden 2577 sayılı Kanunun 7. maddesi uyarınca süre aşımı bulunduğu; davanın, davacının meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararına ilişkin kısmına gelince; soruşturmanın 1 nolu başlığı altında incelenen "rüşvet alma" suçlaması yönünden; soruşturma raporundaki tüm bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde; ...'da halk arasında mafya lideri olarak tanınan (Y.B.) isimli şahsa yönelik olarak ...DGM Cumhuriyet Başsavcılığı'nca ...İl Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şubesi ile işbirliği yapılarak yürütülen "... Dağı Operasyonu"nda; yargı kararına dayalı olarak teknik takip yapıldığı, yapılan teknik takipte elde edilen iletişim tespit tutanakları ve fiziki takiplerden, davacının, reşit olmayan 2 bayanın ırzına geçmek suçundan ...

 

 

 

Ağır Ceza Mahkemesinde gıyabi tutuklu olarak yargılanan bu şahsın davasına baktığı halde, bu şahıs ve şahsın adamları, avukatı ve yönlendirdiği kadınlarla telefon görüşmesi yaptığının tespit edildiği, şahsın dönemin Yargıtay 5. Ceza Dairesi Başkanının oğlu olan avukat (Ö.C.), avukatın eski çalışanı olan ve Yargıtay'da iş takipçiliği yaptığı öne sürülen (C.V.) ve şahsı yönlendiren arkadaşı müteahhit (T.Ç.) ve şoförü ile 18/05/2003 tarihinde İ ...Otelde yüz yüze görüştükleri, davacının bu kişilere gıyabi tevkif kararının kaldırılması bakımından izlemeleri gereken hareket tarzı hakkında yol gösterdiği, görüşme esnası ve sonrasındaki (Y.B.) ve yakınlarının telefon konuşmalarında davacıya 30.000-USD rüşvet verilmesi konusunda pazarlıklar yapıldığı, nihayetinde 15.000-TL rüşvet verilmesi konusunda anlaşıldığına dair konuşmaların tespit edildiği, aynı şekilde şahısla avukatı (Ö.C.) arasındaki konuşmalardan davacının şahsın tahliyesi ve davanın lehine sonuçlanması bakımından gayret göstereceği konusunda bu kişilere vaadde bulunduğu, şahsın gıyabi tutuklama kararının kaldırılması sonrasında ise arkadaşı müteahhit (T.Ç.) ile yapılan 23/06/2003 günlü telefon konuşmasında, (T.Ç.)'nun şahıstan, davacıya vaat edilen 15.000-TL parayı vermesi talebinde bulunduğu, 01/08/2003 tarihinde de davacının banka hesabına 10.000-USD para yatırıldığı, öte yandan ...'da mafya lideri olarak tanınan şahsın tahliye edilmesi üzerine kamuoyunda, şahsın Mahkemeyi ve hakimleri ayarladığı yolunda söylenti ve kanaat oluştuğu, yargılama sürecinde davacının, bir duruşmada Mahkeme başkanına, davacının avukatı (Ö.C.)'nun .... Ceza Dairesi Başkanının oğlu olduğunu belirtme ihtiyacı hissettiği, davanın ilerleyen aşamasında ise davacının şahısla bir takım ilişkileri olduğu yolunda kamuoyunda kanaat oluşması üzerine, şahsın aleyhine konuşmalar yaparak bu izlenimi silmeye çalıştığı, sonrasında ise davaya bakmaktan çekindiği, bu olay nedeniyle davacı ile şahsın avukatı (Ö.C.)'nun yargılandığı ceza davasında; ...

 

 

 

Ceza Dairesinin ...günlü, ... sayılı kararıyla "rüşvet almak" suçundan delil yetersizliğinden beraatine karar verildiği, olayda; davacı tarafından, şahsın yargılamasında Mahkemelerince verilen kararlarda kullandığı oyların şahsın aleyhinde olduğu, nitekim tahliye kararı veren Mahkeme heyetinde bulunmadığı, bu nedenle şahsın lehine bir kararı olmaksızın kendisine rüşvet verildiği iddiasının kabul edilemeyeceği, ...

 

 

 

Otel'de yaptıkları görüşmeyi Yargıtay eski Başkanlarından birinin avukat olan oğlu (M.U.)'nun ricası ile tanıştığı avukat (Ö.C.)'nun görüşme talebinde bulunduğunda kendisinin, ...'da olması nedeniyle otelde gerçekleştiği, avukatın kendisine sanık (Y.B.)'ın mağdur olduğu, mağduriyetinin giderilmesi için ricada bulunduğu, kendisinin ise heyetlerinin titiz olduğunu belirterek "bundan bana bahsetmemiş ol" dediği, sonrasında avukat (Ö.C.)'nun kendisine herhangi bir tayin talebi olup olmadığını sorduğu ve bu konuda yardımcı olabileceğini ifade ettiği, görüşmenin bu yönde ilerlediği, şahıslara dava ile ilgili olarak yol göstermesinin, taahhütte bulunmasının ve rüşvet almasının söz konusu olmadığı, nitekim rüşvet almak suçundan beraat ettiği öne sürülmekte ise de; iletişim tespit tutanakları içeriğinden, davacının şahsa yönelik olarak davada izlenecek hareket tarzı konusunda yol gösterdiği ve yargılamanın lehine sonuçlanması bakımından çaba göstereceği konusunda taahhütte bulunduğu kanaatine ulaşıldığı, davacının yargıladığı sanık (Y.B.) ve bu şahısla doğrudan bağlantılı kişiler ve avukat (Ö.C.) ile müteaddit defalar telefon görüşmeleri yaptığının, şahsın akrabaları ile yaptığı telefon görüşmelerinden davacıya 30.000-USD rüşvet verilmesi konusunda pazarlıklar yapıldığının, 15.000-TL rüşvet verilmesi konusunda anlaşıldığının, nitekim şahsın müteaahhit arkadaşı (T.Ç.)'nun bizzat bu pazarlıkta yer aldığı ve şahsın tahliyesi sonrası bu paranın davacıya verilmesi konusunda şahıstan talepte bulunduğunun görüldüğü, söz konusu paranın avukat (Ö.C.)'nun vekalet ücreti olduğu iddiasına ise, (Y.B)'ın avukatıyla 4.000-TL vekalet ücretine anlaştıklarına dair ifadesi karşısında, avukatlık görevini üstlenen kişinin sonradan yeniden vekalet ücreti pazarlığı yapması, üstelik bu pazarlığın davacı ile otelde yapılan görüşmede yapılması hayatın olağan akışına ve mantığa uygun düşmediği gibi, bir an için avukatın (Y.B.)'tan kendisi için ancak davacıya verileceği izlenimi yaratarak para pazarlığı yaptığı düşünülse dahi, söz konusu pazarlıkta (Y.B.)'ın arkadaşı olan ve onun adına hareket eden (T.Ç.)'nun ve şoförünün de bulunması nedeniyle bu ihtimalin söz konusu olmadığı kanaatine ulaşıldığından itibar edilemeyeceği, tüm bu süreçte davacı ile ilgili iddiaların rüşvetin davacıya teslim edildiği hususu dışında sübut bulduğunun, rüşvetin teslimi konusunun ise şüphede kaldığının anlaşıldığı, bu durumda; ceza yargılamasında verilen kararlar disiplin hukuku yönünden göz önüne alınabilmekle birlikte bağlayıcılığının olmaması ve 2802 sayılı Kanunun 72. maddesi gereği ilgilinin mahkum olması veya olmamasının ayrıca disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceği açık olduğundan, davacının 2802 sayılı Kanunun 68/e maddesinde düzenlenen "madde tayin ve deliller elde edilmemiş olsa bile, rüşvet aldığı veya irtikapta bulunduğu kanısını uyandırmak" suçunu işlediğinin sabit olduğu sonuç ve kanaatine ulaşıldığı, soruşturmanın 2 Nolu başlığı altında yer alan (Y.B.) isimli şahsın ... Ağır Ceza Mahkemesindeki yukarıda belirtilen davada avukatlığını yapan (İ.D.) ile ...Mahkemeleri ve İcra Dairelerinde dava ve icra takip dosyaları bulunan avukat (A.D.Ö.) ile şehir merkezinde bulunan ...Kafe'de parasına iskambil oyunu oynadığı, böylece yaptığı iş ve davranışlarla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını uyandırdığı suçlaması ile ilgili olarak, davacının mesleğin gerektirdiği saygınlığa ve hakimlik vakarına uygun hareket etmediği ve bu konuda gerekli özeni göstermediği anlaşılmakla birlikte, kumar oynama ve tarafsızlığını kaybetme kanısı uyandırdığı iddialarının sübuta ermediğinin anlaşıldığı, soruşturmanın 3 Nolu başlığı altında yer alan suçlamalar yönünden ise, tanık ifadelerinin değerlendirilmesinden; (a), ve (c) başlığı altındaki fiillerin sabit olduğu, (d) başlığı yönünden ise böyle bir söylentinin bulunduğunun sabit olduğu, (b) başlığı altındaki isnada yönelik olarak iddia sahibi bayanın ifadesi dışında bir delil bulunmadığı ve "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereği bu iddianın sübuta ermediğinin kabulü gerektiği, (e) başlığındaki iddialardan (S.T.) ile ilgili olanın sabit olduğu, (A.E.O) ve kızı ile ilgili iddianın sübuta ermediği, (f) ve (g) başlığındaki fiiller yönünden; (E.N.G.) ile arkadaşlığının özel hayatı kapsamında bulunduğu, diğer fiillerin ise şüphede kaldığı ve sübuta ermediği kanaatine ulaşıldığı; soruşturmanın 4 Nolu başlığındaki suçlamada ise, 2802 sayılı Kanunun 66/-a maddesi kapsamında davacının "görevden erken ayrılmayı alışkanlık haline getirdiği" iddia edilmekle birlikte, söz konusu fiilin alışkanlık haline geldiği hususunun soruşturma raporunda net olarak ortaya konulamadığı anlaşıldığından, söz konusu disiplin suçunun oluşmadığı sonucuna ulaşıldığı; uyuşmazlıkta, davacının sübuta eren fiilleri bir bütün olarak değerlendirildiğinde; söz konusu fiillerin, nitelik ve ağırlıkları gereğince 2802 sayılı Kanunun 69. maddesinin son fıkrasında belirtilen "mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte" fiiller olduğu, bu nedenle davacının meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü, 297 sayılı Genel Kurulu kararının yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararında herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle, davanın; davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararının iptali istemine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddine, meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun nihai olarak reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı işleme ilişkin kısmının ise reddine karar verilmiştir.

 

 

 

Davacı, anılan kararı temyiz etmekte ve bozulmasını istemektedir.

 

 

Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Danıştay Onikinci Dairesince verilen kararın davanın reddine ilişkin kısmının usul ve hukuka uygun bulunduğu, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bu kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşılmektadır.

 

 

 

Kararın, davanın süre aşımı nedeniyle reddine ilişkin kısmına gelince;

 

 

Anayasa'nın 159. maddesinde, kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamayacağı hükmü bulunduğundan, Kurulca hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu kapalı iken, anılan maddede, 13/05/2010 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanunun 22. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu, maddenin 10. fıkrasına "Kurulun meslekten çıkarma cezasına ilişkin olanlar dışındaki kararlarına karşı yargı mercilerine başvurulamaz." hükmünün getirilmesi ile, meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu açılmıştır.

 

 

 

18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun "Hakkında meslekten çıkarma kararı verilmiş olanların durumu" başlıklı geçici 3. maddesinde ise; "(1) 2461 sayılı Kanun ile kurulan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, haklarında meslekten çıkarma cezası verilen hâkim ve savcıların, bu cezanın kaldırılması için idarî dava açmadan önce, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde Kurula başvurmaları gerekir.

 

 

 

(2) Genel Kurul, usulüne uygun yapılan başvurular üzerine, dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda, talep halinde, başvuranın bizzat veya vekili aracılığıyla yazılı ya da sözlü savunmasını da almak suretiyle, başvurunun kabulüne veya reddine karar verir.

 

 

(3) Başvurunun kabulü halinde;

a) Önceki kararın kaldırılmasına,

 

 

b) Hâkimlik ve savcılık mesleğine kabulde aranan niteliklerin kaybedilmemiş olması şartıyla ilgilinin hâkimlik ve savcılık mesleğine tekrar atanmasına,

 

 

 

c) Önceden verilmiş olan meslekten çıkarma cezasına konu eylem sebebiyle başka bir disiplin cezası verilmesine gerek gördüğünde eyleme uyan disiplin cezasına, karar verir.

 

 

 

(4) İkinci ve üçüncü fıkralar uyarınca verilen kararlara karşı, Başkan veya ilgili, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde, Genel Kuruldan yeniden inceleme talebinde bulunabilirler. Yeniden inceleme talebi üzerine verilen kararlar kesindir.

 

 

 

(5) İkinci fıkra uyarınca verilen başvurunun reddine ilişkin kesinleşen kararların iptali talebiyle ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya başvurulabilir. Bu dava, acele işlerden sayılır. Üçüncü fıkra uyarınca verilen kararlar yargı denetimi dışındadır." düzenlemesi yer almıştır.

 

 

 

 

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının, hakim olarak görev yapmakta iken 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararıyla meslekten çıkarma cezası ile cezalandırıldığı; bu karara karşı yaptığı yeniden inceleme isteminin, anılan Kurulun 30/05/2005 günlü, 127 sayılı kararıyla reddedildiği ve yapılan itirazın da İtirazları

 

 

 

İnceleme Kurulunun 04/04/2006 günlü, 14 sayılı kararıyla reddedildiği, daha sonra, Anayasa'nın 159. maddesinde, 13/05/2010 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanunun 22. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolunun açılması üzerine, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için, 18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca yaptığı başvurunun, Genel Kurulu'nun … günlü, … sayılı kararıyla reddedildiği, bu kararın yeniden incelenmesi talebinin Genel Kurulun 28/03/2012 günlü, 161 sayılı kararıyla reddedildiği, bakılan bu davanın da; davacının, meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … günlü, … sayılı kararının, söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü, 297 sayılı Genel Kurulu kararının ve bu kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararının iptali istemiyle açıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı tarafından, meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararının iptali istenilmekte ise de, (yeniden incelenmesi istemi anılan Kurulun 30/05/2005 günlü, 127 sayılı kararıyla reddedilen ve itirazı da İtirazları İnceleme Kurulunun 04/04/2006 günlü, 14 sayılı kararıyla reddedilen) bu kararın tesis edildiği tarih itibarıyla, hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu kapalı olduğundan, davanın, bu işlemin iptali istemine ilişkin kısmının incelenmeksizin reddi gerekmektedir.

Açıklanan nedenlerle; davacının temyiz isteminin reddine, Danıştay Onikinci Dairesinin 15/05/2013 günlü, E:2012/9185, K:2013/3954 sayılı kararının, davanın reddine ilişkin ilişkin kısmının ONANMASINA, süre aşımı nedeniyle davanın reddine ilişkin kısmının ise yukarıda belirtilen GEREKÇEYLE ONANMASINA, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/11/2015 gününde, onanan kısım yönünden oybirliği, gerekçeli olarak onanan kısım yönünden oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- Dava; hakim olarak görev yapmaktayken 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararıyla 2802 sayılı Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin 5. (son) fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılan davacı tarafından, Anayasa'nın 159. maddesinde yapılan değişiklikle hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolunun açılması üzerine, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının; 18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun geçici 3. maddesi uyarınca söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü, 297 sayılı Genel Kurulu kararının ve bu kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü, 161 sayılı Genel Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
Anayasa'nın 159. maddesinde, 13/05/2010 günlü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5982 sayılı Kanunun 22. maddesi ile yapılan değişiklik sonucu, hakim ve savcılara verilen meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolu açılmıştır.


18/12/2010 günlü, 27789 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6087 sayılı Kanunu'nun "Hakkında meslekten çıkarma kararı verilmiş olanların durumu" başlıklı geçici 3. maddesinde ise, "(1) 2461 sayılı Kanun ile kurulan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca, haklarında meslekten çıkarma cezası verilen hâkim ve savcıların, bu cezanın kaldırılması için idarî dava açmadan önce, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren altmış gün içinde Kurula başvurmaları gerekir. (2) Genel Kurul, usulüne uygun yapılan başvurular üzerine, dosya üzerinden yapacağı inceleme sonunda, talep halinde, başvuranın bizzat veya vekili aracılığıyla yazılı ya da sözlü savunmasını da almak suretiyle, başvurunun kabulüne veya reddine karar verir. (3) Başvurunun kabulü halinde; a) Önceki kararın kaldırılmasına, b) Hâkimlik ve savcılık mesleğine kabulde aranan niteliklerin kaybedilmemiş olması şartıyla ilgilinin hâkimlik ve savcılık mesleğine tekrar atanmasına, c) Önceden verilmiş olan meslekten çıkarma cezasına konu eylem sebebiyle başka bir disiplin cezası verilmesine gerek gördüğünde eyleme uyan disiplin cezasına, karar verir. (4) İkinci ve üçüncü fıkralar uyarınca verilen kararlara karşı, Başkan veya ilgili, tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde, Genel Kuruldan yeniden inceleme talebinde bulunabilirler. Yeniden inceleme talebi üzerine verilen kararlar kesindir. (5) İkinci fıkra uyarınca verilen başvurunun reddine ilişkin kesinleşen kararların iptali talebiyle ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya başvurulabilir. Bu dava, acele işlerden sayılır. Üçüncü fıkra uyarınca verilen kararlar yargı denetimi dışındadır." düzenlemesi yer almıştır.

Dairece; davacının meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 30/12/2004 günlü, 349 sayılı kararının iptali istemine ilişkin kısmının süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Ancak, daha önceden yargı yolu kapalı olan meslekten çıkarma cezalarına karşı yargı yolunun açılması üzerine, 6087 sayılı Kanunun öngördüğü olanaktan yararlanarak, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yapılan başvurunun reddi üzerine açılan davada, her ne kadar 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezasının, söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması için yaptığı başvurunun reddine ilişkin 19/10/2011 günlü kararın ve bu kararın yeniden incelenmesi talebinin reddine ilişkin 28/03/2012 günlü kararının iptali isteminde bulunulmuş ise de, sonuç itibarıyla meslekten çıkarma cezasının hukuki denetimi yapılacağından ve bu ceza anılan işlemlerle tesis edildiğinden, 30/12/2004 günlü işlem yönünden ayrı bir hüküm kurularak süre aşımı nedeniyle ret kararı verilmesinde hukuki isabet bulunmamaktadır.
Bu nedenle, Daire kararının, 30/12/2004 günlü meslekten çıkarma cezası yönünden süre aşımı nedeniyle redde ilişkin kısmının bozulması gerektiği oyu ile, kararın, 30/12/2004 günlü işlem yönünden incelenmeksizin ret hükmü kurulması gerektiğine ilişkin kısmına karşıyız.

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gebzeninsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.